Türkiye Yazarlar Birliği’nin Cumartesi günü faaliyetlerinde bu hafta (22 02.2014) iki konu vardı. Birincisi Yazar okulu dersleri, ikincisi Muhsin Mete’nin “Televizyonculuğumuz” başlıklı sohbeti.
Yazar okulunun bu haftaki dersini Necmettin Evci verdi. Velut bir yazar olan Sayın Evci’yi zevkle dinledik. “Kitabını yazmadığın bir konuyu biliyorum, deme “ sözünü her halde uzun zaman unutamam.
Muhsin Mete dostumuz ise televizyonculuğun geçmişi ve geleceği konusunu dantela gibi işledi. Yaklaşık kırk yılını kitlesel haberleşme üzerine veren sayın Mete’nin söylediklerinden not ettiğim hususları sadece başlık olarak verecek olursam:
*Kitle haberleşme araçları olan gazete, kitap, dergi, film, ilh.. Sanayii Devriminin ürünleridir.
*TV, Sinemanın bütün özelliklerine sahip olması yanında fazla olarak onu seyretmek için evden çıkmamız gerekmez,
*Reklam TV oluşumlarında temel belirleyicidir, reyting alan tv yapımları varlığını sürdürür, hatta benzeri yapımları tetikler.
*Mc Luhan’ın dediği gibi araç mesajın ta kendisidir. Kitle haberleşme araçlarının arkasındaki milli ve milletlerarası sermaye güçlerini tahlil edecek olursak bunların toplumları yönlendirme çabalarını görürüz.
TELEVİZYON PROGRAMLARINDAN MEMNUN OLMAYANLAR, BU YAYINLARA MEMNUN OLACAKLARI BİR MUHTEVA KAZANDIRABİLİRLER Mİ?
Bu soruya “Evet” cevabı vermek mümkündür.
Tv yapımları: Kurgulanan yapımlar, bir diğer deyişle düzmece olaylar ve canlandırmalar serileridir.
Biz, eğer insan eli değmemiş, her karesi ile yaratana ait olan belgesellerle TV seyircisi önüne çıkabilirsek Hak’kın sözünü ve yaratma gücünü ekranlarda sergilemiş oluruz.
Canlılar-Cansızlar, hayvanlar-bitkiler âlemini anlatan belgeseller, bu bağlamda ilk hatıra gelen konulardır.
Örneği daha da yaklaştırıp, mesela Kuşlar Âlemini ele alalım : Sınıfları çeşitleri, yaşadığı zeminler, beslenmesi çoğalması, birbirleri ile iletişimleri ile kuş dünyası haftalarca anlatılsa ne biter ne de usandırır.
Dahası seyirciye her tekrarında “Allahuekber” dedirtir.
Sonuçta da hal-i hazır da bir malayâni kutusu olan Televizyon Ekranı, bir hikmet levhasına dönüşmüş olur. Yine de doğrusunu ancak Allah (c.c.) bilir.
24.02.2014
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.