• İstanbul 15 °C
  • Ankara 23 °C

Mustafa Kara: Faslı Bir Alim: Muhammed Tavit Tanci

Mustafa Kara: Faslı Bir Alim: Muhammed Tavit Tanci
İnsanoğlunun ilk muallimi Allah’tır. İkincisi peygamberlerdir, üçüncüsü alimlerdir. Allah her şeyi bütün boyutlarıyla, peygamberler Allah’ın bildirdiği kadarıyla bilir. Alimler ise bu iki kaynaktan istifade ederek hakikatin peşine düşerler.

Bu hakikat arayışı bazen bir evin bir medresenin içinde bazen bir şehrin bir manastırın köşesinde bazen da uzun ve yorucu seyahatlar eşliğinde gerçekleşir. “Eşyanın hakikatini görmek, anlamak ve kavramak” için girişilen bu çileli yolculukların tatlı mevhibeleri, sonsuz armağanları da vardır. Bunların delili, “bilenlerle bilmeyenler bir olur mu” (Zümer,39/9) sorusunu soran ilk Muallim’in, o çilekeşlerle ilgili övgüleridir. Fâtır suresinin 27.ayetinde tabiat olaylarından, yağmurdan, kâinattaki rengârenk hayvanlardan insanlardan bahsettikten sonra 28.ayette şu müjdeli tesbit yer alır: “..Kulları içinde Allah’a gerçek anlamda saygı ve bağlılık gösterenler bütün bu hakikatleri hakkıyla anlayıp kavrayan alimlerdir..”

İlim, genel anlamda “Allah’ın ayetleri”ni arayıp bulma faaliyetidir. Bu ayetler de Zâriyât suresinin 20 ve 21. ayetlerine göre, yeryüzünde ve insandadır. Dolayısıyla tabiatla ve insanla ilgili bütün ilimler mühimdir ve saygıdeğerdir. Bu tesbitten hareket edenler bazı ilimleri değerli, bazılarını değersiz görmek gibi bir hataya düşmezler. Fakat insanın gücü hepsini anlamaya ve anlatmaya yetmeyeceğinden adeta görev taksimi yapılmış, sonsuz derecede zengin olan Allah’ın alîm isminin tecellilerini herkes, kabiliyeti/imkânları/ilgisi ve zamanı oranında arayıp bulmaya, tanımaya çalışmıştır.

Hangi dönem ve hangi medeniyete mensup olursa olsun her devletin kendine göre bir ilim irfan ve sanat çizgisi vardır. Bunun için kurumlar kurmuş, yatırımlar yapmış, söz konusu sahanın ustalarını yetiştirmenin yollarını aramıştır. Bu ustaların arayıp buldukları gerçekler bazen ülke sınırlarını aşamamış bazen da komşu ülkelerdeki meslektaşlara ışık tutmuştur. Bu uluslararası yarışda bazı üst yöneticiler fiilen işin içine girerek bütün imkânlarını seferber etmiş, farklı alanların “usta”larını ülkesine davet etmiş bazı liderler de bu “hakikat âşık”larını sürgüne gönderebilmek için kırk dereden su getirmiştir. Söz konusu talihsiz uygulamaların baş aktörleri arasında Keçecizâde’nin tabiriyle “müdâhane-i âlimân”ı yeni tabirle “kifayetsiz muhteris”leri ilk sıraya koymak gerekir.

Osmanlı devletinin başkenti İstanbul’un, düşman kuvvetlerince 15 Mart 1920’de işgal edilmesiyle birlikte bu topraklarda yeni bir dönem başlamıştır. 23 Nisan 1920’de Ankara’da toplanan TBMM, üç yıl sonra Cumhuriyet’i ilân etmiş ve bir dizi kanunlarla yeni yolunu çizmiştir. Bu kanunların bir kısmı ilim ve irfan hayatıyla ilgili idi. İlmi temsil eden medrese,”yetersizdir” gerekçesiyle 1924’te, irfanı temsil eden tekke,”zararlıdır” mülahazasıyla 1925’te kapatıldı. Üç sene sonra da harfler değişti. Çizilen rotaya göre açılan yeni mektep ve fakültelerde diğer ilim dalları belli bir seviyede ilgi görürken 1930’lu yıllarda ülkemizde bir tane İmam Hatip Okulu, bir tane İlâhiyat fakültesi yoktur. Uzun yıllar sonra bu yanlıştan kısmen dönülmüş 1949’da Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi, 1951 yılında yedi ilde İmam Hatip Okulu, 1959 da ise İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü açılmıştır. Bu sefer başka bir problem, aradaki inkıta sebebiyle bu orta dereceli ve yüksek okullara öğretmen bulma zorluğu ortaya çıkmıştır. Bu açığın bir kısmı -Ferid Kam’ın kendisi için kullandığı- “köhne müderris”lerle kapatılmış, bazı dersler için hoca bulunamamıştır.

Devamı: https://www.insaniyet.net/fasli-bir-alim-muhammed-tavit-tanci/

Bu haber toplam 261 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim