• İstanbul 13 °C
  • Ankara 12 °C

Mustafa Özcan: İlmiye sınıfı ve meratibi

Mustafa Özcan: İlmiye sınıfı ve meratibi
İslam’da ulema arasında bir meratip olsa da yine de kilisedeki gibi veya ‘clergy’ olarak da anılan ruhban sınıf arasındaki gibi hiyerarşik bir zincir yoktur. Şia ise bir istisnadır.

 Büveyhoğulları (934-1055) döneminden beri Şii ulema kademeli bir biçimde hiyerarşik kalıplara bürünmüştür. Velayet-i fakih doktriniyle birlikte bu teorik olarak tam sistematik hale getirilmiştir. Merci-i taklid denilen halka yön veren bir ulema silsilesi vardır.  Bu hiyerarşi zinciri ayetullah veya ayatelluh uzma gibi yüksek sınıflara ulaşmıştır. Şiiliğin dışında İslam aleminde ve tarihinde bu tür hiyerarşik bir yapılanma  türü görülmemiştir ve yoktur.  Sahabelerden Abdullah İbni Abbas,  ‘habri’l ümme’ lakabı veya sıfatıyla anılmıştır. Tefsir alanda ümmetin yekta alimlerinden birisidir ve tefsir anlayışı  ekol olmuştur. Tabiinden birçok müfessirin yetişmesine vesile olmuştur.  Bununla birlikte bu sıfatlar sistematik ve hiyerarşik değildir. Sözgelimi ulema arasında İmam-ı Gazali’nin sıfatı ‘huccetü’l İslam’dır. Bununla birlikte bu sıfat her devirde farklı alimler için kullanılmamıştır. Genellikle Gazali’ye has olarak kalmıştır. Şiiler bunu ayetullah sınıfının alt mertebesinde bir ilmiye mertebesi olarak kullanıyorlar.  Onlara göre bu sıfat hem sistematik hem de hiyerarşiktir.  İbni Teymiye için genellikle sevenleri ‘şeyhü’l İslam’ tabir ve sıfatını yeğlemişlerdir.  Vahhabiler tarafından müceddit sanıyla anılan Muhammed Bin Abdulvahhab aynı zamanda şeyhülislam sıfatıyla da yadedilmiştir. Hakkındaki bu sıfatlar sadece o mahfillerde veya çevrelerde geçerlidir. Bu sıfatlandırma herkese açık ve şamil olmayıp bilakis sevenleriyle sınırlı kalmıştır.   

Elbette Osmanlılarda şeyhülislamlık kurumu resmi dini kuruma tekabül eder. Başka ülkelerde müftülük veya baş müftülük makamını karşılar. Bunun yerine Mısır’da müftiyi en’am veya müftiyi diyar el mısriyye deyimi kullanılmıştır.  Şeyhülislam İbni Teymiye’nin kullandığı bu sıfat fahridir ve sevenleri tarafından bağışlanmıştır.  Lakin Osmanlılar da resmi dini makamın adıdır.  Yine kimi ulema tarafından ‘fahru’l İslam’ ifadesi kullanılmıştır.  Kur’an  ‘her ilim sahibinin fevkinde başka bir ilim sahibi vardır’ buyurmaktadır. Öyleyse ilim sahiplerini eşitlemek mümkün değildir. Buna göre sıfatların dağılımı yapılabilir. Lakin hiyerarşik ve sistematik kalıplara büründüğünde ruhbanlık suretini ve halini alır. Bu İslam’ın reddettiği bir durumdur.

   Halepli alimlerden Muhammed Avvame ilim talebelerini veya ilim sahiplerini beşli bir kategoride ele alır.  

Birinci kategoride minber ve mihrabı dolduran mahalle imamı veya hocası gelir. Bulunduğu mahalli ya da mahalleyi aydınlatmak ve irşat etmekle mükelleftir.

İkinci kategoride belde veya şehrin imam veya hocası gelir. Bunlar da şehir düzeyinde irşat göreviyle mükelleftir.

Üçüncü kategoride ise ülke düzeyindeki alimler gelir. Bunların görevi yeni sorunları halletmek ve dini sorunları çözüme kavuşturmaktır.

Dördüncü boyutta veya kategoride ise İslam dünyası çapında alimler gelir.   

Beşinci ve son kategoride ise dünya çapında alimler gelir. Bunların görevi İslam aleyhinde ortaya atılan şüphe tohumlarını gidermek ve dosta düşmana İslam’ın doğruluğunu ispat etmektir.  Bu kategoride her alanda ihtisas ehli ulema yetiştirilmelidir.

  Herkes ya fiili olarak ya da potansiyel olarak Müslümandır. Eski tasnifiyle buna  ümmeti icabet ve ümmeti davet diyoruz. İcabet eden ehli İslama ümmeti İslam diyoruz. Davet ehli insanlara da potansiyel Müslümanlar diyoruz. İslam bütün vahiylerin varisi olduğundan bütün insanlığa hitap eder.  Müheymin yani kapsayıcı karakter ve yönüyle de geçmişteki vahiylerin özünü barındırır, onları da temsil eder.  Hazreti Peygamber özel anlamda Müslümanların genel anlamda ise bütün insanlığın rehberi ve peygamberidir.

Devamı: https://www.maarifinsesi.com/ilmiye-sinifi-ve-meratibi/

Bu haber toplam 123 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim