Dergi ile ilk defa Kahire günlerinde tanıştım. Nasıl olduysa İktibas dergisiyle birlikte Mavera dergisi de Ezher'in yanında ve Hüseyin Meydanı'na bakan Türk Yurdu (Turk Yard) anlamında Revak el Etrak'a adıma gönderiliyordu. Nasıl temin ettiğimi ve bana nasıl ulaştığını hala çözemiyorum ya da hatırlamıyorum. Türkiye'de iken haftalık olarak bir zamanlar Şevket Eygi'nin çıkardığı Büyük Gazete'yi takip ederdim. Bulduğumda Sebil'i de tektik ediyor, gözden geçiriyordum. Bununla birlikte Sebil o dönemde seviyemin biraz üzerine hitap ediyordu ve anlamakta zorlanıyordum. Büyük Gazete ile daha fazla bütünleşiyordum. Ardından Mısır günlerinde Mavera'yı takip etmeye başladım. İyi ki göndermişlerdi. Bu vesile ile Yahya Kemal'in ifadesiyle anamın ak sütü gibi güzel ve duru bir Türkçe ile meşbu olan iki dergiyi takip edebiliyordum. Herhalde bunu bana gönderenler de misyonlarını talebeler arasında canlı tutmak istemişlerdi. Bunlar samimi ve ulvi düşünceler. Çölde havza bulmuş gibi onlara müteşekkirim. Mavera tiryakilik yapmıştı ve bana ulaştığı günlerde içine gömülüyordum. Benim için edebiyat, hayat ve gelişmelere tercüman oluyordu. Fikri konuları ele alıyor ve analiz ediyordu. Karanlık dünyada fenerimiz oluyor ve pusulamızı tayin ederek, bize yol gösteriyordu.
Devamı: https://www.fikriyat.com/yazarlar/mustafa-ozcan/2022/07/24/maveranin-son-yolcusu
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.