*
ŞABAK eski başkanı gibi Amerikan Yönetimi de Gazze'ye saldırıların seyrinden endişeli görünüyor. Hem AB hem de ABD tarafı İsrail yönetimine açık destek verdi. Ama bunun sınırsız olmadığı görülüyor. Başta onların söylemine teslim oldular. Bu söylem şu. ‹Savaşın iki cephesinde İslamcı teröristlere karşı sivil Yahudiler veya İsrailliler var›. Bununla birlikte savaşın seyri Washington idaresini kaygılandırıyor. Zira bu saldırıdan Hamas güçlenerek çıkarken İsrail yeni bir yara alabilir. İsrail her girdiği savaşta efsanesinden bir şeyler kaybediyor. 1973 Harbi İsrail'in yenilmezliğini, Güney Lübnan çıkartması ise Mirkava efsanesini yerle bir etmişti. Dökme Kurşun operasyonu da aynı şekilde askeri açıdan başarıyla sonlanmamıştır. Bunun nedeni Filistin halkının çelik iradesidir. Bu irade İsrail'dekinden daha güçlüdür. 1948 yılı olsaydı Filistinliler sınırlara yığılırdı. Şimdi ise kimse ölüm pahasına sınırlara yığılmıyor. İkincisi Hamas, Libya, Sudan veya daha az düzeyde de olsa İran'dan almış veya edinmiş olduğu teknolojileri İsrail'e karşı maharetle kullanıyor. Dolayısıyla Hamas İsrail'e karşı nitelikli savunma yapabilmekte ve karşılık verebilmektedir. Bu gerçek dost ve düşman çevrelerce de kabul edilmektedir. Eskiden 'boru' tabir edilen ev yapımı füzeler İsrail'in güneyini menzili ve erişimi altına almaktadır. İsrail'in hava savunma sistemi Çelik Kubbe de sünger çıkmıştır. Bu da İsrail yönetimi için ayrıca bir kâbustur.
*
İsrail'in Gazze saldırıları genel olarak fiyasko olsa bile İsrail yönetimi Mahmut Zahar ve İsmail Heniye gibi siyasi liderleri suikastla tasfiye etmek istiyor. Bunun dışında İsrail'in iki amacından daha bahsedilmektedir. İsrail artık bir daha Gazze'ye ebediyen geri dönemez ve işgal edemez. Lakin Gazze ile İsrail sınırına Batı Yaka'dakine benzer bir duvar örebilir. İkincisi, saldırılarıyla İsrail Gazze'yi fiili olarak Sina'ya ilhak etmeyi amaçlıyor olabilir. Bu geçmişe Mısır tarafından kabul edilmemiştir.
Bununla birlikte, uluslararası sahada da denklem çok hızlı bir biçimde değişiyor. Arap Baharından önce Mübarek gibi iktidarlar halkın Gazze ile ilgilenmesine müsaade etmiyor ve halkın dayanışma ve duygudaşlığını gemliyordu. Şimdi ise durum çok farklı. Halk artık dayanışma ruhunu en coşkulu bir biçimde tavan yaparak gösteriyor. İkincisi, Tunus ve Mısır gibi Arap Baharı ülkeleri Filistin'e olan siyasi desteklerini ilan ettiler. Filistin'in yalnız olmadığını gösterdiler. Her ne kadar Mursi başta pragmatik davranarak Sina olaylarından dolayı tünelleri mühürlese ve Mısır ile Gazze arasına serbest ticaret bölgesi kurulması fikrine sıcak bakmasa da olaylar kendisini bir yol çatına ve ciddi kararlar alma arifesini getirmiştir.
İsrail'in suikastları şaşırtıcıdır. Güvenlik zafiyetinden dem vururken aksine güvenliği aşındıran kendisidir. The Guardian'dan Ahdaf Soueif 'Gaza is no longer alone' başlıklı yazısında İsrail'in suikastla şehit ettiği Ahmet Caberi'nin 5 yıldan beri Gazze'den İsrail'e karşı füze saldırılarını önlediğini ve onu öldürerek İsrail'in ilan edilmemiş sukuneti bozduğunu ve kendi ayağına kurşun sıktığını ifade etmektedir.
Müminlerin duaları Gazze ile birliktedir. 16 Kasım (2012)Kabe'de kılınan cuma namazından sonra İslam alemi için eller semaya kaldırılmış ve tek yürekten Burma, Suriye ve Filistinli müminlere dua edilmiş ve Allah'a nusret için yakarılmıştır. İnşaallah en kısa vakitte dualar müstecap olur ve nusret/yardım yetişir. Vema zelike alallahi biaziz. Allah için zor değildir.
18.11.2012 Yeni AKit































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.