Sesinde bu toprağın sesi var diyeceğim bir içtenlik var Edebiyat Ortamı dergisinde. Her sayı içimizin dehlizlerinde bir yerlere tuttuğu ışıkla yolumuzu aydınlatan isimlerle buluşturuyor bizi. Bu sayı Cevat Ülger ve Pîr Sultan Abdal üzerine yazılar yer alıyor.
Cevat Ülger Üzerine
Cevat Ülger üzerine Nabi Avcı’nın ve Nazif Gürdoğan’ın geçmişte kaleme aldığı yazılar paylaşılmış dergide. Altını çizdiğim satırları paylaşacağım.
Nabi Avcı - Öncü Bir Hezarfen: Cevat Ülger
“Şu Dünyayı Eleklerden Geçirsek... Cevat Ülger, Milli Gazete’de “Karamehmedler” imzasıyla karikatür de çiziyordu. “Şu dünyayı eleklerden geçirsek”, memleketin -resmi, özelbütün okullarını, kolejlerini tarasak, öğrencilerine “Eğer canınız şimdi resim yapmak istemiyorsa Tom Miks, Teksas okuyabilirsiniz” diyecek; onlara Lagari Hasan Çelebi’den, Hezarfen Ahmed Çele - bi’den, Levni’den, Paul Klee’den, Braque’dan, Kel Aliço’dan, Sezai Karakoç’tan, Mimar Sinan’dan, Sadullah Ağa’dan, Gandhi’den, Kierkegaard’dan, Dokuzuncu Senfoni’den, Balıkesir Pamukçuköy Bengisi’nden ve kimbilir daha nelerden nelerden, hem de onların anlayacağı şekilde, hem de hepsini ağzının içine baktırarak bahsedebilecek bir tane, ilaç için bir tane öğretmen (“ne öğretmeni, mu - allim!”) bulabilir miyiz? Tuvalde başladığı “non - figüratif” macerayı, evindeki dokuma tezgahında halılara, kilimlere taşıyan; ıskarta malzemelerden çocuk oyuncakları yapan; giydiği ceketin, gömle - ğin, ayakkabının modelini kendisi çizen; bağlama çalan; sadalı bir kubbe görünce aşka gelip gülbank çeken; okula motosikletle gelip giden nalbant bı - yıklı bir “resim öğretmeni” bulabilir miyiz? Her - halde bulamayız...”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.