• İstanbul 16 °C
  • Ankara 18 °C

Narmanlı Sokağı

M. Çetin BAYDAR

Okumakta olduğunuz satırlar, ERZURUM'DA,  bir ucunda Narmanlı Camii , öbür ucunda  Sultan  Dördüncü Murat köprüsü bulunan  takribi  yüzeli metre boyundaki bir sokağın  hikayesidir

Narmanlı Camii

Şehir merkezinde Tebriz Kapı semtinde Çifte Minareli Medrese’nin doğusunda yer alır. Kitabesine göre 1738 yılında Narmanlı Hacı Yusuf tarafından yaptırılmıştır. Önünde beş kubbeli son cemaat yeri bulunan Narmanlı Camii iç mekânı örten kubbesinin biraz daha büyük olması bakımından Erzurum’daki tek kubbeli camiler içerisinde en dikkat çekici olanıdır.
Camiinin kıble yönünde bulunan bu hazirede  yatan Musa Paşa’dır. Bu zat, kamuoyunda TRT Genel Müdürü olarak tanınan Musa Öğün’ün dedesidir.

HALİT ALTIOKUN EVİ

Narmanlı camiinin güney yönünde önünde bulunan ilk bina’nın sahibi Halit Altınoktur.

Sporcu, kayakçı ve barcı Hasbettin Altınok , Halit Bey’in oğullarından biridir

Halit Altınok’un evi Cami hazire duvarından başlar, Kullebilerin eve kadar ulaşır . Kullebi Akif Ağa ile akraba olan Veysel Kullebi Tebriz kapısı kasaplarındandır.

Bu evin üstünde dar bir iç sokak arkasında  Hayati Doğru’ların evi  gelir

Ahi Toman  kümbeti  VEYSEL KULLEBİ’nin   evinin bahçesindedir. Türbeyi her tarafından evler sarmış adeta yutmuştur. Mahruti kısmı yıkılan türbe çukurda kalmıştır.  Türbe MEHDİ ABBAS kümbetine benzer. İçinde dört sanduka vardır. İkisi küçük ve SELÇUK tarzında taştandır. Birisinin üstünde AYET-EL-KÜRSİ yazılıdır. Adını ve vefat tarihini gösteren kısımlar okunamaz hale gelmiştir.

Türbenin hiçbir yerinde yapanı, yaptıranı ve burada yatanları gösteren kitabe yoktur.

Türbe iki buçuk metre kadar toprağın içine gömülmüştür. Bununda bir İLHANLI türbesi olduğunu kabul ediyoruz. Türbenin bulunduğu yer eskiden daha aşağı imiş sonra burası dolmuştur. İBNİ BATUTA  H. 732 yılında M. 1331 ERZURUM’a uğradığı zaman AHİ TOMAN’ın tekkesine inmiştir. Bu şeyh yüz otuz yaşlarında imiş bu türbe acaba AHİ TOMAN’ın mıdır ? bu hususta bizi aydınlatacak hiçbir vesika yoktur.

KEL MÜEZZİNİN EVİ VE KEL MÜEZZİN

Ahi toman türbesi ile komşu olan ikinci ev kel müezzinin evidir

Narmanlı Camii’nın  müezzini olan bu zat,  okuduğu ezanı 3-4 kilometre mesafede bulunan Atatürk üniversitesi anfilerinde duyuracak kadar güçlü bir sese sahipti.

 

Öte yanda, Kel müezzin ramazanlarda okuduğu elvedalar ve “işfeelena / yevmel Arasat-ı vel mizan /ihram bi fadlike rabbel alemin / limen gâle ebidike / amin” her ramazanda kulaklarımda çınlar

 

HACI ÖMER EFENDİ

Kel müezzinin evini güney yönünde geri bırakınca Hacı ömer Efendinin evine gelmiş oluruz.

Hacı Ömer Narmanlı  sokağının en varlıklı kişisiydi. İki kanatlı cümle kapısı ve iki katlı ikametgahı ile  görkemli bir eve sahipti. Bu evin damında çokça oynadığımı gören rahmetli Hacı Ömer, beni  rahmetli babama şikayet dahi etmişti. Taşmağazalar’da kendisinin manifatura, bacanağı Mahir Altuniş’in kuyumcu atölyesi vardı. Bacanağının damadı olan Prof.Dr. Kenan Gürsoy ‘u Tv’de  yaptığı ilmi tartışmalarla hatırlıyoruz.

 

İKİ BACILARIN EVİ

Hacı Ömer’in evinin bitişiğinde  yine iki katlı bir konak dururdu. . Dar bir sokak, bu konağı  mahallemizin çocuklarına  Kur’an dersi veren iki bacı  hocaların evi ile ayırırdı. Sözünü ettiğim darlık o ölçüdeydi ki, çoçuk  bacaklarımızla  bu aralığı atlayarak damdan dama geçerdik.

Kuran hocamız hanımefendi ve  ablası

Bu iki bacılardan  küçük olanı  bize Kur’an dersi veriyordu  okutuyordu. İsmini çokça arasam da bulamadım.  İkinci meşrutiyet sonrasında Erzurum’da açılan  darü’lmuallimatlardan (Kız öğretmen okulları) mezun olması muhtemel gözüküyor.

 

NARMANLI SOKAKTA BİR PADİŞAH HATIRASI

 

Erzurum’da şehir içinde, Murat Suyu üzerinde bulunan köprü Narmanlı ve Sıvırcık mahallelerini birbirine bağlamaktadır. Köprü Sultan IV.Murat’ın (1623-1640) Erzurum’u imar ederken bu köprünün yapılmasını istemiştir. Kitabesi bulunmamaktadır. Ancak yapı üslubundan XVII.yüzyılda yapıldığı anlaşılmaktadır.

Köprü kesme taştan ve tek kemerli olarak yapılmıştır. Gavurboğan deresi bu köprünün altından akar ve Narmanlı sokağını boydan boya geçerek  dabahane çeşmesi önünde kumludere  çayı ile birleşir.  Sokak sakinleri, dere üzerine uzatılan sal taşlar üzerinden yürüyerek  bir evden karşısındaki eve geçerdi.

 

Narmanlı Sokağının Karşı Geçesi

Bu geçenin altından başlayıp güney yönüne doğru çıkacak olursak Sivaslı Halil Efendi Han’ı ilk uğrak yerimiz olur.

Genellikle  Aşiret bölgelerinden gelen kızak ve kağnıların hedefi  sokağın alt başındaki  Sivaslı Halil Efendi’nin hanı idi. Köylüler bu handa kaldıkları sırada ellerinde olanları satar olmayanları satın alırlardı. Biz mahallenin yaramaz çocukları  kış  mevsimi girdiğinde  Kürtlerin şehre ulaştığı kızakları kaçırıp kiremitlik tabyasında içine dolarak dağ aşağı kayardık. İzimizi süren kızak sahiplerinin can hıraş kiremitlik tayfasına koştuğunu gördüğümüzde gülüşerek köybolurduk.

Han sahibi olan Sıvaslı Halil Efendi palandöken dağı’na ilk ağacı diken kişidir. Erzurumlular uzun yıllar onun diktiği ağaçların meydana getirdiği bahçede dağ sefası yapmışlardır.

Hanı  geride bırakıp yürüyüşümüze devam edelim

Erzurum’un Ağavat  takımından olan Korukçu Ailesi’nin bir kolu da Narmanlı camiinin yan karşısındaki  Konakta otururdu. Bu konak Şimdi Erzurum’da eczane sahibi olan Münir Korukçu’nun babası Münip beyin anlı şanlı konağı idi.

Bundan sonraki konağın hikayesi daha bir ilginçtir.

Sıtkı Aras bu konağın satın alınışını  bir tevatüre dayandırarak anlatır. Söylenceye göre  Karabağ göçmeni Şamil Efendi,  bir camış gönüne doldurup getirdiği altınlarla burasını satın almıştır. . Şamil Efendi’nin bu gelişinde satın aldığı emlak arasında Palandöken Mekteb-i İptidaisi de vardır. Bu mektep maalesef bilinçsiz baltaların kurbanı olmuş, günümüzde betonarme bir binaya dönüştürülmüştür.

Narmanlı sokağının mukimlerinin tamamı  ehl-i sünnet akidesindeki insanlardı. Aşiret kökenli olan Güven Ailesi  Şafii mi Hanefi mi idi bilemiyorum.

Celeplikle manifaturacılığı bir arada  yürüten Hamit Güven’in  göz alıcı konağı yine bir manifaturacı olan Hacı ömer Efendi konağıyla karşı karşıya idi.

Hamit Gülen’in en küçük Oğlu Şevki Güven ailenin mesleklerine açtığı eczane ile “Eczaneciliği” de ekleyecek bilahere yine aileden Cemil Güven bir Kuyumcu dükkanı açacaktı.

Narmanlı sokağı Hamit Güven’in evinden sonra bir gül bahçesi ile sonlanırdı.  Güneye bakan bu bahçenin batıya bakan yüzünde eceli yakın çeşmesi ve onun kurunları (yalakları) bulunurdu. Çeşmenin karşısındaki  Kullebi Akif Ağa’nın konağı dönemden günümüze ulaşan tek ikametgahtır.

7 Kasım 2010

Bu yazı toplam 5139 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim