İkincisi, son Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantısının ortaya koyduğu manzara hayli çarpıcı. Çok açık ki, İslam dünyası kendi sorunlarını bizzat kendi aktörleriyle ele almak zorunda.
Yeri gelmişken, BM Güvenlik Konseyi’nde ortaya çıkan duyarsızlığa neredeyse zil takıp oynayanlar, neyin peşindeler acaba. Eğer Suriye’de yaşananlar sadece AK Parti’nin ya da hükümetin sorunu ise ve burada Türkiye aleyhine yaşanan/yaşanması muhtemel gelişmeler onları mutlu ediyorsa, zaten söylenecek söz yok. Yok eğer bir başka tezin ya da projenin uzantısı olarak bu tavrı gösteriyorlarsa, o zaman onlara kötü haber: Kaybedecekler.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun çok sert mesajlar içeren BM konuşması, bir yönüyle Türkiye’nin zor bir yolda yürüdüğünü ortaya koyuyor, doğru. Ama diğer yandan, hem Batı ittifakının, hem de Rusya-Çin-İran bloğunun bu konudaki iki yüzlülüğünü ve akan kandaki rolünü tüm açıklığı ile gözler önüne seriyor.
Türkiye’nin başta Irak ve Suriye olmak üzere, çok geniş bir alanda etkinlik kazanması ve bunun bazı dengeleri alt üst etme ihtimali, Kıta Avrupası’ndan çıbanbaşı ülkeye kadar pek çoğunu hayli telaşlandırmış görünüyor.
***
Sakince tekrar hatırlayalım. Ankara, Suriye konusunda ne söyledi. Çok açık aslında. Dostluk sürecinde, her vesileyle Şam rejimine kendisine çeki düzen vermesini tavsiye etti. Bu süreci ‘Boğaz’da samimi pozlar’ filan diye vulgarize etmek isteyenler, işin esasını bal gibi de biliyorlar.
Ardından Arap baharı ile başlayan dönemde Hüsnü Mübarek’e de, Beşar Esad’a da aynı tavsiyelerini sürdürdü. Herkesin, özellikle de küresel aktörlerin tavır sergilemekte zorlandığı başlıklarda bile, Türkiye kadar tavrı net olan başka bir aktör hala yok.
Buna rağmen bölgede gelinen aşamadan Türkiye’yi sorumlu tutmak, üstüne bir de medya-CHP ve bilimum karanlık odaklar eliyle ‘Yaşasın Esad’ kampanyası başlatmak cidden yakışıksız.
Ankara’daki karar vericilerin, bu gürültüye aldırış etmeden yola devam etmeleri gerekiyor. Ancak Mısır ve Muhammed Mursi başlığına tekrar dönersek, Türkiye’nin önümüzdeki dönemde Mısır’la çok daha yakın olması gerekiyor. Ankara-Kahire işbirliği, sorunların çözümünde çok kritik bir değere sahip ve neyse ki her iki tarafta da bunun kıymetini bilecek iktidarlar işbaşında.
03.09.2012 Star






























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.