Devletlerden daha çok kültürlerin savaştığı düz dünyada, ülkelerin en büyük ve en önemli sermayeleri 'senin kültürün sana, benim kültürüm bana' demesini bilen, adil yönetimlerdir. Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, adil ülkeler, 'kültürde zorlama yoktur' diyenlerin anavatanlarıdır. Artık her ülke, kapılarını başka kültürlere açmak zorundadır. Hiçbir ülke, başka bir ülkenin kültürünü küçümseyemez.
*
Kültürlerin bir tarağın dişleri gibi, yan yana ve bir arada yaşadıkları bir dünya oluşuyor. Başta Amerika başkanı olmak üzere, her ülkenin başkanı, adil yönetimde ve kültüre saygıda, yüzyıllar öncesinden yaşayan Necaşi'yi yakalamaya çalışmalıdır. Yönetimde adalet, ulusal değil, uluslararası bir sorundur. Hangi kültürden gelirse gelsin, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, her seçmen seçme sorumluluğu taşır, kararı dünyayı etkiler.
*
Tarihin her döneminde, ülkelerin gücü, adil yönetimlerinden, erdemli devletlerinden, sorgulayıcı yönetilenlerinden kaynaklanmıştır. Adalette dünyayla yarışan ülkeler, adil yönetimde, bütün ülkelerin ana ve değişmez örneği olurlar.
*
Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, adalette yarışmanın olmadığı ülkelerde, ekonomik, siyasal ve kültürel alanda, hiçbir gelişme olmaz.
Adil yönetim seküler kültürden değil, kutsal kültürden beslenir.
*
Adaletin gücü kutsal kültürden kaynaklanır.
*
Kutsal kültürün kestiği parmak acımaz.
*
İyilik ve kötülük karşılıksız kalmaz.
25.09.2012 Yeni Şafak































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.