• İstanbul 18 °C
  • Ankara 22 °C

Nazım Elmas: Nasıl Bir Gençlik? Hangi Âsim?

Nazım Elmas: Nasıl Bir Gençlik? Hangi Âsim?
Sanatçı bir gaye için vardır. Çoğu sanatçının toplumun hislerine tercüman ı sanat eserlerine ilham kaynağı olarak yakın çevresini ve içinde yaşadığl toplumu aldığını görürüz.

Kendini ifade ederken içinde bulunduğu toplumu gözardı etmez. Bu düşünceleri tüm sanatçılar için söylemek elbette mümkün değil.

Çoğu sanatçı değişen şartlara göre sanatına yön vermektedir. Bu sanatçıların eserlerinde tematik inceleme yapıldığında, dönem dönem tematik ağırlık farklılığı görülür. Toplumsal olaylara duyarlı sanatçıların böylesi bir etkilenme ve tercih içinde bulunması gayet tabiidir. Sanatçıya saygınlık kazandıran ve milletin hafızasında yer almasını sağlayan sebeplerden biri de toplumun hislerine tercüman olma özelliğidir.

Mehmet Âkif, ülkemizin en zor dönemlerinde bir sanatçı olarak üzerine düşen görevi yerine getirme gayreti içinde olmuştur. Gerçekten onun deyimiyle "gül devri"geride kalmış "bülbül" olma zamanı geçmiştir. Âkif'e düşen, zor zamanda kalemiyle ve diliyle millî mücadeleye katılmaktır.

Âkif ısrarla bazı kavramların üstünde durmuş, milletin hafızasına onları yerleştirmeye çalışmış, sanatını da bu kavramlarla oluşturmuştur, iman, hak, adalet, ümitli oluş, sağlam bir karakter yapısı, çalışkanlık, cehaletten kurtuluş, birlik beraberlik, vatan sevgisi, taklitçilikten uzak durma, ahlakın önemi ve gereği, geleceğe ve genç nesle güvenle bakış gibi kavramlar ve kıymet hükümleri bir sanatçı olarak Âkif'i ilgilendirmiş ve şiirlerine ilham kaynağı olmuştur.

Son olarak saydığımız geleceğe ve genç nelse güvenle bakış, Akif'in bir sembol isimle somutlaştırdığı ve Safahat'ta sık sık değindiği önemli bir alandır.

Edebiyat tarihimizde şair Nabi'nin Hayriye, Sümbülzade Vehbi'nin Lütfiye, Tevfik Fikret'in Haluk, Ziya Gökalp'in Seniha ile nesillere söylemek istediklerini Mehmet Âkif, Âsim adı üzerinden söylemiştir. Beklenen nesil Âsım'ın Neslidir, ideal genç Âsım'dır. 

Sanatıyla şahsiyetini bütünleştirmek çoğu sanatçıya nasip olmamıştır. Âkif sanatıyla şahsiyetini bütünleştiren bir kimlikle karşımıza çıkar.

Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim
İnan ki her ne demişsem görüp de söylemişim,

derken ne kadar gerçekçiyse ve samimi ise, gençlikle ilgili düşüncelerinde o derece tutarlıdır. Gençler için tavsiyelerini ruhunda yaşamış, hayatında yapmaya çalışmış, gençlere hedef gösterdiği ilkeleri hayatının gayesi olarak benimsemiştir.

Bana sor sevgili karii sana ben söyleyeyim
Ne hüviyette su karşında duran eş'arım
Bir yığın söz ki samimiyeti ancak hüneri
Ne tasannu bilirim çünkü ne san'atkârım
Oku, şayet sana bir hisli yürek lâzımsa
Oku, zira onu yazdım, iki söz yazdımsa.

mısralarıyla sanat felsefesine değinen Âkif, gençlikle ilgili sözlerinde ve bu kavram etrafında sembolleştirdiği Âsım'la alâkalı düşüncelerinde de samimidir. Onun bu samimiyeti, özü ile sözünün bir bütün oluşu tesirini de artırmaktadır. Nasıl bir gençlik? Hangi Âsim? sorularına bu açıdan bakmakta fayda var.Bu çalışma, sembol isme ad olan Safahat'ın altıncı bölümüyle sınırlı tutulmuştur. Çoğu bu bölümde olan, Âkif'in gençlikle ilgili fikirleri, diğer bölümlerdekilerin de özü mahiyetindedir.

Nasıl Bir Gençlik ? Hangi Âsim ?

Mehmet Âkif fikri yapısını oluşturan kaynaklar dikkate alındığında mensubu olduğu milletin değerlerini çok iyi tahlil ettiği ve bildiği görülür. Ders aldığı hocalar, doğu ve batı dünyasından okuduğu eserler ve geniş bir coğrafyada yaşayan insanımızın sosyal hayatına görevi gereği vukufiyeti, gelecek günlerin nasıl olması gerektiğine dair isabetli tespit ve tavsiyelerde bulunmasını sağlamıştır. Aynı şekilde bu milletin gelecek nesillerinin nasıl olması gerektiğini de, zikredilen bilgi birikimiyle ortaya koymuştur. Âsim bu derin bilginin ve birikimin sembol gencidir. Bir millet onunla geleceğini inşa edecek emanet ehil ellere teslim edilecektir.

Âkif Safahat'ta ki şiirlerinde gazete yazılarında, hitabe ve konuşmalarında gençlikle ilgili tavsiyelerini dile getirmiş, Safahat'ın altıncı kitabını da Âsim adıyla yayınlayarak bir kitap çerçevesinde fikirlerini yoğunlaştırmıştır.

Mehmet Âkif Safahat'ta sembol gençten söz ederken, bazen ismiyle hitap ederek Âsim demekte, kimi zaman muhavere gereği oğlum, oğul, oğlan, deden(torun) ifadelerini kullanmaktadır. Bir şiirinde de Âsım'a yaptığı telkinleri Nevruz'a yapmıştır. ''Mehmet Âkif, bir kısmı fahri olmak üzere uzun yıllar her kademedeki okullarda hocalık yapmıştır. Çocukları ve gençleri bu beraberlik sebebiyle de yakından tanımaktadır. Onların davranışlarında geleceğin Türkiye'sini görmüş şiirleriyle genelleştirerek ülke gençlerine hitap etmiştir.

Âsım 'ın Fizikî Durumu

İnsan ruh ve bedenden ibarettir. Her iki alanın ihtiyaçları değişiktir. Bu alanlardan hiç birini ihmal etmeden hayatı sürdürmek ideal olanıdır. Birinin ihmali İnsanî yapıyı zedelemekte fizikî ve ruhî problemler ortaya çıkmaktadır. Gençlik söz konusu olduğunda bedenen ve ruhen desteklenmiş her iki sahada ihtiyaçları karşılanmış bir kesim düşünülmektedir. Akif'in gençlik tanımında fizikî ve ruhî durum yer almış her ikisinin ideal vasıfları dile getirilmiştir.

Beden sağlığı önemlidir. Sağlıklı bir bünyenin daha verimli olacağı tabiidir. Genç insandan beklenenler, ancak onun sağlıklı bir bünye sahibi olmasıyla gerçekleşebilecektir. Bu bakımdan Akif'in düşündüğü genç gayet sağlıklı ve beklenen görevleri ifa edebilecek bir durumdadır. Safahat'ta yer alan gencin fizikî durumu hayranlık vericidir, iki üç katlı büyük bir çınar gibi olan bu genç, yüksek göğüslü, yalçın kaya gövdeli, her uzvu mükemmel ve güçlü, kemikleri sağlam, etleri sert, uzun boylu, geniş omuzlu, vücuduna uygun bir kafa, kapı gibi sırtlı, kalın adaleli, demir bilekli ve ellidir. Bu fizikî özelliği Safahat'ta şu mısralarla anlatılmıştır.

Galiba oğlanı yanlış görüyorsun yanlış
Yalnız göğsünün eb'adı mı sandın yüksek?
in de a'makına bak ne derinmiş o yürek!
Gövde yalçın kayadan abide, lâkayd-ı ecel
Boynu dehşetli, evet beyni de lâkin zinde;
Neydi oğlandaki endamın o ahengi fakat
Belli her uzvu için ayrı çalışmış hilkat.
Ya kemikler ne selabetli, ya etler ne katı
Tepeden tırnağa güya dolamışlar halatı,
İki üç katlı büyük bir çınarın gövdesine,
Çok geniş desen omuzlar, boy, o nisbette uzun
O ne mevzun kafadır, sonra ne sağlam o boyun?
Ufarak bir kapı sırtın kabaran eb’ad ı..
Adalî baldırının kutru hemen boynu kadar 
İki çam bölmesi kol, kim tutacak kim bükecek
O bileklerle o ellerse demirden daha pek.

Akif'in sanatında mübalağanın önemli bir yeri vardır. Ustaca yapılan mübalağa sanata güzellik ve kalıcılık vermektedir. Okuyucu açısından daha bir dikkat temin edilmekte sanatçının vermek istedikleri mübalağanın desteğiyle uyarılan okuyucuda beklenen tesiri yapmaktadır. Sanatçının Asım tasvirinde kullandığı metot budur. Satırlarda anlatılan Asım gibi sağlıklı ve güçlü olmak özendirilmektedir. Gençliğin bu derece sağlıklı olmasının yolu bellidir. Kötü alışkanlıklardan uzak, hayatı düzenli, beslenmesi ölçülü, kabiliyetli olduğu, spor dallarının en az birinde uğraş veren, sağlıksız ortamlarda hiç bulunmayan bir genç fizikî olarak Âsım'dır

Âsım 'ın Ruhî Durum u 

Mehmet Akif'in sağlam vücuda uygun gördüğü ruhî değerler de vardır. Böylesi bir vücudu yönetecek, yönlendirecek, yaşama gayesine uygun davranışlarla süsleyecek bir unsura ihtiyaç vardır." Dörtbaşı mamur" bir gence bu özelliği ruhî değerleri vermektedir

Akif'e göre mükemmel bir genç, şu ruhî özellikleri taşımalıdır: İmanlı, zinde beyinli, sağlam bilgili, irfan sahibi, derin yürekli, ölümden korkmayan, çok hünerli, inci hisli, merhametli, ince ruhlu. Safahat'taki ifadesiyle şöyledir.

Görmedim ben bu kadar dörtbaşı mamur insan
Ne büyük hilkat o Asım, ne muazzam heykel!
Onu bir şi'r-i hamaset gibi, ilham-ı ezel
Sana sunduysa, açıp ruhunu teşrihe çalış....
Dalgalandıkça içinden taşan iman denizi
Dökülen hisleri gör; incilerin en temizi,
O ne ifrad ile rikkat! Hani etsen ta'mîk
Bir kadın ruhu değildir o kadar belki rakîk
Sonra irfanı için söyleyecek söz bulamam.
Bi-tenâhî safâhatiyle herif ayrı cihan;
Bi-tenâhî safâhatında da lâkin insan.
 
 

"Mehmet Âkif, Türkiye'de Modernleşme ve Gençlik" 70 yıl sonra Mehmet Akif bilgi şöleninde sunulan bildirilerinden oluşan TYB'nin 30. Mehmet Akif Ersoy Araştırmaları Merkezinin 1. kitabı. Mart 2007

 
 
Bu haber toplam 516 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim