Üstad Necip Fazıl’ın hayatı ve o hayatın her dönemi çok renkli ve unutulmaz anekdotlarla geçmiştir hep. Bunlardan biri de devlet tarafından 1924’te felsefe tahsili için Fransa’ya yollanması ve sonrası yaşadığı maceralardır.
Paris’te arkadaşları, karınca kararınca, boşluklarını ve tesellilerini içki ve kadında ararken, o, bunların hiç birinde ıstırabının merhemini bulamamış ve yürek kızıyla ispatı dokuzlusunda karar kılmıştı. Bu işte bir sır vardı ama neydi?… Paris’te müthiş bir illete yakalanmıştır. Kendi ifadesiyle: “ Bütün bir mevsim, Paris’te gündüz ışığını görmedim. Paris’te gündüz nasıldır, haberim olmadı. Gün doğarken yatıyor, gecenin başlangıcında da hafakanlarla yatağımdan fırlayıp klübe koşuyordum.
Bursu kesilince ülkeye dönmek zorunda kalan Necip Fazıl, maceralı bir gemi yolculuğu yapar. Olayı kendisinden dinleyelim: “yolculuğun ikinci gecesi miydi, neydi, güvertede iyi kalpli bir Türk’ün şiltesinde bulduğu sığınakta fena halde üşüdü, kalktı, lüks kameraların bulunduğu hususi güverteye çıktı. Dışarıdan görülmemesi için camları beyaz boyalı bir kamera gördü. Kapısında “banyo salonu” levhası… Girdi, kapıyı kilitledi, banyoyu sıcak suyla doldurdu ve sabaha kadar orada kaldı.
Devamı: https://www.insaniyet.net/necip-fazilin-paris-donusu-ve-muhtesem-roportaji/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.