• İstanbul 23 °C
  • Ankara 25 °C

Neden Her Şey Hâlâ Yok Olup Gitmedi ki?

Neden Her Şey Hâlâ Yok Olup Gitmedi ki?

Baudrillard Okumaları

İki.

Modern çağ ya da modern dünya her şeyin kusursuzlaştığı, pürüzsüzleştiği, her şeyin saydamlığını yitirip yapaylaştığı ve her şeyin aynılaşarak farkların ortadan kalkıp karşıtlıkların ortadan kaldırılmasıyla abartılı bir form örneğinin sunulduğu bir dönem-bir süreç ismi olmuştur. Bu çağda, tüm baskı unsurları ile ortaya çıkartılan "birey", insan olmaktan çok bu düzene uyulması beklenen bir aktör yahut aktristir. Ona belirlenen ve yoğun bir standardizasyona uğramış kalıplara uyması beklenen hazır yaşantı biçimleri imal edilmiştir. O, bu kalıplar dışına çıkmamalı, bu kalıplar ekseninde bir yaşam biçimi sergilemeli, doğum ve ölüm çizgisinde bu kulvarda ilerlemelidir.

Modern çağ, zıtlıkların iflasını da beraberinde getirdiği için artık beyazlara karşı siyahlar metaforu da nostaljiden öteye gidememektedir. Baudrillard, modern çağın bu uğultusu karşısında "neden her şey hâlâ yok olup gitmedi?" sorusunu sorarak her şeyin bunca sarpa sardığı bir çağda yok oluşun kaçınılmazlığına, yok oluşu tanımlayarak açıklama getiriyor. Bu açıklamaları da çeşitli açılardan itiraz da barındırıyor: "Sanki bir yerlerde bizim için böyle bir yargı belirlenmiş ve biz de uzun bir süreliğine bu programı yaşama geçirmek zorundaymışız gibi davranıyoruz ki, bu da insanı zorla apoptez olarak adlandırılan hücrelerin kendi kendilerini yok etme sürecini başlatmasını düşünmeye zorluyor" (Baudrillard, 2019, s. 18).

Baudrillard, her şeyin giderek yok olmasının ağır bir ölme biçimi, acı çekerek, acılar içerisinde kimi zaman inleyerek, ama sesini de kimseye duyuramadan, kimi zaman kendine de sesini duyuramayacak biçimde, onca gürültü ve onca izlence/görüntü arasında kendisinin görünürlüğü olmadığı için, "yazgı" ile açıklamaya çalışmaktadır. İnsanlık farkına bile varmadan gerçeklik ve tarihe son vermiş, hakiki ve sahte arasındaki her türlü ayırımı ortadan kaybetmiş olabilir (Baudrillard, 2019, s. 19).

Ölüm Bir Yok Olma mı Yokluğu Geçip Var Olma mı?

Modernizm, ölümü bir şekilde yok saymayı kişilere dikta etmektedir. Ölüm, görünür bir olgu değildir, sadece istatiksel bir veri, sadece rakamlarla açıklanacak bir açıklama girişimi, sadece sağlığın yetemeyeceği, yetersiz kaldığı zamanlarda başa gelecek bir olay gibi algılanır olmuştur artık. Bunda, modernizmin ölümü ortadan kaldırma çalışması yoğun biçimde etkilidir. Çünkü modernizm, inşa ettiği temeller üzerinde bir süreklilik, bir sürdürülebilirlik ister, bunu da kapitalizmin sürekli üretim ve tüketim döngüsü içerisinde kendine dâhil eder. Üretim ve tüketim olduğu müddetçe ölüm üzerine açıklamalarda bulunmak gereksizdir. Ölüm çünkü bir yok oluştur ve pozitivist yaklaşama göre de metafiziksel bir duruma yöneliştir. Bilim sadece bedenle ilgilenir, ölüm de bilimsel olarak bir ex olarak kabul edilir. İvan Illich'in Sağlığın Gaspı eserinde kavramsallaştırıp açıklık getirdiği "iatrojenez" kavramının çeşitli alt tanımlamalarında "sosyal iatrojenez" bağlamında ölümün sosyal bir hak olarak bireyin elinden alındığına dair vurgusu günümüzde bireyin düştüğü durumun zirvesi olarak okunabilir. Ölüm bir haktır ve bu dünya serüveninde insanlığın doğal süreç içerisinde gideceği son aşamadır. Herkes bir gün ölecek. Ölmek de bir haktır fakat tıbbın kapitalistleşmesi ve modernizmin ölümü tıbbileştirmesi, ölümü bir hak olarak insanın elinden almaktadır.

Devamı: https://www.kitaphaber.com.tr/neden-her-sey-hala-yok-olup-gitmedi-ki-k5410.html

Bu haber toplam 137 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim