“Vitamin Ayşe’m vitamin…”
“Ya, ben Ayşe değilim. Torunun Elif, unuttun mu?”
“…”
Anneannesi dönüp kim olduğunu anlamaya çalışıyorken, Elif, donuk bakışlardan korkup koşarak ablasının yanına gitti. “Abla anneannem elma koyuyor tarhana çorbasına.”
“A, neden? Neyse, sen ona bir şey söyleme. Ben marketten ton balığı alırım. Onunla sandviç yapar yeriz. Bırak o istediği gibi yapsın.”
“Ya ama abla ben çorba içmek istiyorum. Hem tarhanaya meyve konmaz ki. Ayrıca Ayşe diyor bana. Annemle karıştırıyor beni yine.”
“Tamam dedim Elif’ciğim uzatma lütfen. Anneanneme de bir şey söyleme. Üzülmesin…”
Yasemin endişelenmişti. Ama kardeşine belli etmemeye çalıştı. Zaten yeteri kadar stresliydi. Anadolu Lisesi sınavlarına hazırlanması gerekiyorken nelerle uğraşıyordu. Annesi ne zaman dönecekti acaba? Kızgındı. Nasıl güveniyordu, her şeyi unutan kafası karışık annesine iki kızını nasıl bırakıyordu? Daha geçen gün dayısının dükkânına gideyim diye evden çıkıp şehrin en ücra köşesinde kaybolmuş halde bulunmamış mıydı? Bundan birkaç ay önce de polisler getirmişti eve. Teyze yolunu kaybetmiş herhalde diye. Sürekli kaybolmasını, isimlerini unutmasını, aynı cümleyi defalarca tekrarlamasını, arada onları annesi ya da kızı sanmasını da umursamıyordu artık ama geçmişe bu kadar takılıp kalması onu çok daraltıyordu. Anneannesinin kardeşleriyle anlaşamadığını, kendi payına düşen arsayı neden ona sormadan sattıklarını, dedesiyle didişmelerini sürekli anlatmasından bıkmıştı. Durduk yere birden öfkelenmesine de artık dayanamıyordu. Daha da kötüsü yıkılıp yerine koca binalar dikilmiş eski ahşap evlerine neden gitmediklerini sorup duruyordu. Artık var olmayan o eve gitmek için sessizce çıkıp gidiyordu. Üç oda bir salon eve sığamıyordu. Çocuk gibi “Bahçeli evimize gidelim,” diye ağladığı bile oluyordu bu iki küçük kızın karşısında.
Devamı: https://www.izdiham.com/nihan-perihan-unutursan-kuserim/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.