• İstanbul 22 °C
  • Ankara 17 °C

Öğretmenliğimin Ceyhan Dönemini Unutulmaz Hatıralarla Tamamlıyorum

Öğretmenliğimin Ceyhan Dönemini Unutulmaz Hatıralarla Tamamlıyorum
1985 yılında değişik çekincelerle geldiğim Ceyhan’da günlerim öyle dolu, öyle mutlu geçiyordu ki buradan bir gün ayrılacağımı düşünmek bile içimi burkuyordu.

Okulumu ve öğrencilerimi çok sevdim.  Okul dışında da çok güzel dostluklar kurmuştum. Güzel dostlar Rabbimin bana bu dünyada verdiği en büyük nimetlerden biriydi. Dostluğumuzu gezi, piknik ve sohbet gibi sosyal faaliyetlerle de pekiştiriyor, muhabbetimize muhabbet katıyorduk. Okulda geçirdiğimiz zamanlar kadar okul dışında geçirdiğimiz zamanları da önemsiyor; bir taraftan öğretmeye gayret ederken diğer taraftan da yeni şeyler öğrenmenin yollarını arıyorduk.  Ben ve arkadaşlarım, öğretmenliği bir iş, meslek, geçimlik değil; çok kıymetli bir sanat olarak görüyorduk. Okul dışındaki bizi motive eden sosyal hayatın okula yansıması da bereketli ve neşeli oluyordu. İki dersin üst üste olduğu günlerde öğrenciler teneffüse çıkmak istemez, teneffüsü de derse katmak isterlerdi.

Bizim az da olsa samimi gayretlerimize Allah (C.C.) bereketler ihsan etti de daha dünyadayken nice nimetlerle taltif etti. Aslında biz âhiretlik mükâfatlar umarak koşturuyorduk ama Hindistanlı âlim Eşref Ali Tehanevi’nin, “Amellerin Karşılığı” isimli kitabında ifade ettiği gibi Rabbimiz hayırlı amellerin karşılığını bu dünyada da veriyor, hepsini öbür tarafa bırakmıyordu.  Bizden sonra gelenlere örneklik teşkil etmesi ümidiyle bu ikramlardan bir ikisini aktarmak isterim.

1991 senesinin yaz tatilindeydik. Bir grup arkadaşımız ve irtibatta olduğumuz hocalarımızla birlikte Isparta Kovada Gölü çevresinde aile kampı planlamıştık. Eşimle uzun zamandır hayal ettiğimiz bir fırsattı. O günlerde hanımefendinin düğünden kalma altınlarıyla eski model bir araba almıştık. İki odalı çadırımız da vardı. Daha ne olsun, üç beş de yol masrafı hazır; eşim, dört yaşındaki oğlum ve ben de çoktan hazırız. Kayıtlar tamam. Memleketimiz Göksun’a uğrayıp ana-babamızın ellerini öpüp dualarını alalım oradan gidelim diye düşündük. Eller öpüldü öpülmesine de umulmadık bir şey oldu. Babam; “Oğlum bu kampa gitmenizi istemiyorum” dedi ve ısrarcı oldu. İleriye sürdüğü hiçbir gerekçesi de yok. Hayret etmemek elde değil. Üstelik babam, benim programlarıma, kararlarıma pek müdahale eden biri değildi. Sorarsam fikrini söylerdi. Bu programı da ona sormamıştım, sadece bilgi vermiştim. Ne var ki hiç beklenmendik bir tepkiyle karşılaştık; izin vermediği gibi “Gel tatili burada bizimle yap” diye de ekledi. Ciddi bir imtihan; ne yapalım “pekey” demekten başka çare mi var? Tüm hazırlıklar iptal. Tatili babamızın evinde geçiriyoruz, bizim gönlümüz kırık ama onun gönlü hoş oluyor. Bu imtihanın hikmetini tam bir yıl sonra öğreniyoruz. Rabbim hiçbir maddi hazırlığı olmayan bu kuluna, hac nasip ediyordu. Hac konusuna girmeden önce hoş hatırası olan İstanbul seyahatimizden bahsetmeliyim.

Devamı: https://www.insaniyet.net/ogretmenligimin-ceyhan-donemini-unutulmaz-hatiralarla-tamamliyorum/

Bu haber toplam 193 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim