• İstanbul 17 °C
  • Ankara 15 °C

Ömer Gülen: HATİP ÇAYI

Ömer Gülen:  HATİP ÇAYI
Yolun bizim tarafından derenin aktığı yöne doğru yürüyüp vadinin sonuna geldiğimizde eski mekânlar karşılayacak bizi.

 Yüzeysellikten derinliğe doğru bir yolculuk yapmak için bu yol aradığımız her şeyi verecektir bize. Ama önce biraz sabırlı olmalıyız ve dere vadisini sağlı sollu çirkinleştirmiş şu binalardan kurtulmalıyız. Muhayyile bu konuda yardım edecektir bize. Eski mahalleye kuzeybatı tarafından bakan tepeyi, yaban armutları, elma ağaçları, çamları ile yemyeşil bir yer olarak hayal edebiliriz mesela. Bu tepeden bakınca Cebeci düzlüğü sırtlara doğru ne kadar da güzel görünüyor. Yolculuğumuz hayal kurmadan güzelleşmiyor madem hayatın içinden kendimize bir dekor yaratalım her şeyden önce. Mevsim kış olsun. Kar yağmış olsun tepe yamaçlarına. Eski mahallenin çatıları bembeyaz görünsün uzaktan. Horozun, köpeğin sesi karışsın birbirine. Çınarlar, meşeler, çamlar dere boyunca eşlik etsin Hatip çayına. Biz Tarık’la çıkmış olalım yola. Mevsimin ilk karının yağdığı sabahın aydınlığında. 

Hayallerimizde, eski zaman kışları, bayırları, köşeyi dönünce belirecek evler, bu patika yol, zamanımızı güzelleştiriyorsa bir istisna hali fark edilmeli burada. Çocukça değil ama çocuksu. Eskiye ait her şeyi seviyoruz. Bir şehri güzelleştirecek bütün bir imgesiyle Hatip çayını da. Bu çay, İdris dağının hediyesi bu vadiye. Billur bir su önce dağ başlarının soğukluğunu taşıyor Hasanoğlan’ın sınırlarına. Sonra Hatip çayı ismiyle ün salıyor Ankara’ya. İdris Dağının zirvesindeki kayalıklar, bölge halkının havsalasında bir mitosa dönüşmüşse burayı anmadan geçemeyiz. Beş sevimli küçük dev, yaramazlıklarıyla annelerini bezdirince, çocuklarının gürültüsünden bîtap düşmüş kadının ağzından bir söz çıkar. “Taş olun emi.” Oracıkta çocuklar taşa dönüşür. Çocukların en büyüğü olan İdris’in adı da dağa isim olur. Mitosun, doğanın sıradışı görünümünden insanın varoluşuna, insanın varoluşundan doğaya doğru bir tasavvurla ortaya çıktığına razı olursa zihnimiz, ne de saçmaymış diyesi mantıktan kurtulmuşuz demektir. Biz, insanların bu edebi yaratımının, hayatı tarihle belli bir biçime dönüştürme ihtiyacından kaynaklandığına rahatlıkla hükmedebiliriz. Dağın tepelerinden süzülüp gelen bu su, anne ve çocukların gözyaşlarıdır belki de. Hasanoğlan’ı, Lalahan’ı, Kayaş’ı, Mamak’ı dolanıp bu dar vadiye ulaşan. Su, nazlı nazlı akıp bölgeye bereketini yayarken mesire yeri olarak kullanacak insanlar burayı, kadınlar, çamaşır yıkayacak kıyılarında. Doğayla insan, bir kurguda değil, hayatın kendisinde buluşacak.

Devamı: https://yinedergi.com/2022/11/25/hatip-cayi/

Bu haber toplam 550 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim