• İstanbul 14 °C
  • Ankara 10 °C
  • İzmir 13 °C
  • Konya 7 °C
  • Sakarya 15 °C
  • Şanlıurfa 16 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 13 °C
  • Bolu 9 °C
  • Bursa 11 °C

Ömer Lekesiz'den: Sanat mı?

Ömer Lekesiz'den: Sanat mı?
Şemsettin Sami, sanat kelimesini şöyle açıklar: "1.İhtiyâcât-ı beşeriyyeden birinin imali hususunda mümarese ile öğrenilen ve icra olunan iş: Dülgerlik, kuyumculuk, hakkâklik sanatı. (...) 2.Ustalık, hüner, marifet. (...) 3.

Bunu "Batı'da var, bizde yok" hayıflanmasıyla söylemiyorum. Bilakis bu kelimenin eksiklikten, bilgisizlikten değil bilinçli bir seçimden dolayı Batı'da ifade ettiği anlama bizde sahip olmayışından söz ediyorum.

Şöyle ki, bizde sanatın icrası toplumsal ya da bireysel bir ihtiyaçla doğru orantılıdır. Örneğin hat Kur'an yazımlarıyla başlayıp, sultanlara sunulan şahnameler, mesneviler, miraçnamelerle gelişen, selatin camilerin yapımıyla içten (kitaptan) geniş yüzeyli dış mekanlara çıkma imkanı bulan bir uğraştır. Batı resmindeki temsille hiç bir bağlantısı yoktur çünkü hat ayetin (işaretin) işaretlenmesinden ibarettir. Diğer bir söyleyişle resim gerçekliğin iması ise hat ima'nın imhasıdır; kelamın arkaplan ihtiyacından bağımsız olarak doğrudan görünürlüğe çıkarılmasıdır.

Bir hattatın toplumdaki karşılığı özel yetenek olması ve bununla bir ihtiyaca karşılık vermesidir. Yoksa bir hattat "bugün oturup, bir şaheser patlatayım" diye bu işle uğraşmamıştır; yapabildiği şey ancak o olduğundan, yaptıkları (estetik işlevi de dahil olmak üzere) insanların işine yaradığından dolayı onu yapmıştır.

Ayın durum şairler için de geçerlidir. Örneğin Yunus Emre "cihan bir sanatkar görsün" diye şiir söylememiştir ya da Fuzuli, kelamının güzelliğine birileri parmak ısırsın diye şiir yazmamıştır.

Müslümanların zanaat/sanat ilgisini, uğraşısını konuşurken bu hususun özellikle dikkate alınması gerekir.

Buna göre biz (Batılı anlamda) sanatın olmadığı farklı bir idrake bağlıyız. Bizim sanatımız maharet düzeyi ne olursa olsun faydacıdır. Hattan tezhibe, mimariden dekorasyona kadar zaman içinde elbette bir tarz gelişimi, değişimi söz konusudur. Ancak onlar da bir öncekine fark atmak için değil yeni şartları, anlayışları, güzellik algısını, ihtiyaçları gözettikleri için yeni "gibi" görünmüşleridir.

Bu nedenlerle bizim geleneğimizde tekrarlama (tekrarlayarak tekrarlanamaz olana ulaşma) esas olduğundan ve bununla ilgili değişiklikler de ancak kendi zamanının içinde oluşturulabildiğinden ona ilişkin (yine Batılı anlamda) müstakil bir nazariyeye de (veya poetikaya) ihtiyaç duyulmamıştır.

Dolayısıyla Batılı sanat nazariyelerinin cazibesine kapılarak, onlar sayesinde bir yeteneksizliğin içinden ısrarla bir yeterliliğe ulaşma yanılgımızın inancımızla şekillenen (apriori olarak şekillenmesi gereken) zihniyetimizle ne denli bağdaşıp bağdaşmadığını yeniden sorgulamak zorundayız.

Bu konuda asıl (öz) zihniyetimizi dikkate almayıp "artık dünya değişti, Batı'dakinin cazibesi daha yüksek" diyerek son yüzyıldır varolan taklitçiliğe devam edersek gerçekte inancımızın dışında bir şeyi seçmiş olup olmayacağımızı, bir tür çifte standart içinde hareket edip etmeyeceğimizi de kendimize sormak zorundayız.

Çünkü yapmaya çalıştığımız sanatın niteliği, onu kuran düşüncede gizlidir.

Bu durumda gerek kurucu düşünce (İslam) gerekse kendisini sanatın bir parçası olarak görme yanılgısından kaynaklanan ben-cilleşme üzerine yeni soruların sorulması, haliyle son yüz yılda sanat adına yapılanların yoksanarak değil, söz konusu kurucu düşüncenin süzgecinden geçirilerek yeniden değerlendirilmesi önem kazanmaktadır.

Bundan maksat "sen Müslüman olarak roman yazamayacağın, resim yapamayacağın halde bunları nasıl yaparsın?" yargılamasını başlatmak değildir. Olan olmuştur. Olanı inkar ederek değil olandan olmaması gerekeni ya da asıl olması gerekeni düşünebilmek için bir kapı aralamaktır.

Çünkü bir şeyi yapmaktan daha önemlisi, onu yaparken neleri yapmamak zorunda kaldığımızı belirlemektir.

Yeni bir sanat anlayışı yapacaklarımıza göre asıl yap(a)mayacaklarımıza göre belirlenecektir.

25.08.2012 Yeni Şafak
Bu haber toplam 560 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim