Her insan bir mucize, herkes aynı ama herkes farklı.
Malum bugünlerde (2020-2021) herkes maskeli, aslında insanlar yüz yıllardır maskeli… Son 1-2 yılda takılan maskeler görünür oldu sadece, müsebbibi de korona. Sokaklarda, alışveriş merkezlerinde, hastane koridorlarında karşımıza çıkan insanları birbirlerine benzeten, bir tek ben miyim acaba? Kahverengi, siyah, ela, çekik, küçük, iri birçok göze değiyor sakar bakışlarım. “Ne kadar çok benziyor.” diye düşünüyorum, sonra da diyorum ki “Boyu daha uzundu, o olamaz. Ya şu kadın, Hatice teyze mi?” Hatice teyzenin kütüphanede ne işi var? Üstelik o, böyle giyinmez. Velhasıl insanların sandığım kişi olmadıklarına, sadece birbirlerine benzediklerine karar verip düşüncemi sonlandırıyorum. Bir tek gözlere bakarak insanları ayırt etmek zor iş, azizim.
Canlıların ortak paydası, en küçük birimi olan hücre gerek yapısı gerekse işleyişi ile tek başına bir mucize. Çapları 5-100 mikrometre arasında değişen bu hücreler dokuları, dokular organları, organlar sistemleri meydana getiriyor ve nihayetinde insan dünya sahnesinde yerini alıyor. Her şeye şekil veren Musavvir (c.c.), insanı öyle muazzam yaratmış ki; düşünsenize, her insan aynı anatomide ama hepsi farklı görünüşte. Ali’nin de Veli’nin de iki gözü, bir ağzı, iki kulağı, bir burnu var lakin Ali ayrı bir âdem, Veli ayrı bir âlem. Filozoflar buna ontolojik biriciklik diyor. Prof. Dr. Sibel H. Kalaycıoğlu şöyle diyor: “Bütün insanlar şaşırtıcı bir şekilde birbirine benzerken, mucizevi olarak birbirlerinden farklıdırlar.” Aklımdan geçenler işte, tam olarak bu kelimeler… Yaratıcı muazzam bir sanatkâr, yarattığı en küçük varlığı bile eşsiz büyüklükte sanatıyla donatmış. Her insan bir mucize, herkes aynı ama herkes farklı.
Devamı: https://www.insaniyet.net/ontolojik-biriciklik-ve-olasilik/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.