hergün köşe yazısı yazmak, hergün beynini sıkıp suyunu çıkarmaktan farksızdır.. gündeme düşen her mesele hakkında doğru görüşlere ulaşmak , hiç şüphesiz, zannedildiği kadar kolay bir hadise değildir.. köşe yazarının, anlı şanlı, şöhretli bir düşünce adamının hemen herşeyi anında bilmesi, biliyor olması elbette ki mümkün değildir..
ogün zuhur eden herhangi bir konu hakkında kafasında mevcud hazır hükümler hazır bilgiler, ona yazarlık kariyerinini sağladığı bir imtiyazdır.. ama ogünün şartlarına uygun gerçek bilgilerin hepsini daha evvel derleyip kafasına yerleştirdiği düşünülemez.. ohalde ne yapacaktır.. yazarımız, köşe yazarımız, ogünkü konuyu evvela elindeki kaynaklara arşivine, notlarına, hatta internet sitelerine başvurarak, mevcut bilgileri kontrolü altına alacaktır.. gerekiyorsa bazı uzmanlarla görüşecek, arkadaşlarının fikrine başvuracaktır.. daha sonra çeşitli görüşleri ve tezleri mukayese ederek doğruları tesbit etmeğe bakacaktır.. ve köşe yazarının bütün bu işlemleri yapması için zamana ihtiyacı vardır.. bir gün.. iki gün.. beş gün: ne kadar lazımsa!.. yani yazılacak yazının, yazarın kafasında ve gönlünde biraz pişmesi, demlenmesi lazımdır.. demlendikten sonra da kotarılması, kalem yoluyle, tuşları tıkırdatarak enfes bir yazı haline getirilmesi lazımdır...
Yazının devamı: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/OsmanAkkusak/kose-yazarliginin-zorlugu/50139































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.