bu alışkanlığı kazanmak için türkçe ustası yazarlar tarafından yazılmış bulunan uzun cümleleri bir deftere yazıp onları en az on'ar kere tekrar etmek icabeder.. peyami safa, refik halit karay, ismail hâmi dânişment, ali fuat başgil, abdülhak şinasi hisar, ibnülemin mahmut kemâl inal, mümtaz turhan, muharrem ergin gibi muharrirlerin eserlerini tarayıp uzun cümlelerini tesbit ederek onları bir deftere kopya etmek gerekir.. mukbil özyörük, şiar yalçın, elmalılı hamdi yazır, bahadır dülger, abdülkadir karahan, ali himmet berki, sıddık sami onar, ebülûlâ mardin, fevziye abdullah tansel, burhan apaydın, ahmet hamdi tanpınar, birol emil gibi hukukçu, edebiyatçı ve tefsircilerin eserleri de bu hususta bize yardımcı olabilir..
birbiriyle alâkalı birçok düşünceyi veya duyguyu tek ve büyük bir cümlede ifade edebilmek, dilimizin bir avantajıdır.. türkçenin cümle yapısı, bu hususta ona sonsuz imkânlar sağlamaktadır.. yeter ki bu geniş imkânlı dili kullanan kişi, cümlenin başı ile sonu arasındaki uyumu sağlayacak bilinç ve hafıza diriliğine sahibolabilsin.. uzun cümlelerin çeşitli kalıplarını ve klişelerini bulmakta ve kullanmakta ustalaşmış bulunsun..
kısa cümleler; sade, yalın, keskin olabilir.. ancak ifade ettiği fikir ve duygu miktarı ve çeşiti cümlenin boyu ile sınırlıdır..
uzun cümlenin yapısı ve genişliği ise, (ona tek bir cümlede çok çeşitli fikirleri ve duyguları bir defada anlatabilmek iktidarı) sağlamaktadır.. böyle bir cümleyi kurarken dikkat edilecek en ehemmiyetli nokta, cümlenin ve cümle parçalarının sarih, açık, net ve akıcı olmasını teminetmektir.. cümlenin unsurları ve fikirleri arasındaki bağlantılar ve mantık münasebetleri sağlam örülmüş bulunmalıdır.. tâ ki, bu cümleyi okuyan kişi, cümlenin anlatmak istediklerini kolayca ve noksansız olarak anlayabilsin.. cümlenin fikirleri arasındaki mânâ akıcılığı, kelimeleri ve sesleri arasındaki ses ve telaffuz akıcılığı ise; o cümlenin iyi anlaşılmasını temin eden başlıca hususiyeti (özelliği) teşkil eder..
esasen düşüncedeki düzen ve disiplin; dildeki düzeni ve mükemmeliyeti doğurur.. düşünce ile dil bir kumaşın iki yüzü gibidir.. düşünce ve fikir mükemmeliyeti, dil mükemmeliyetinin sebebini teşkil eder..
demek oluyor ki, sevgili okuyucularım, bilgilerimizin, fikirlerimizin gerçeklere uygun olması, duygularımızın da iyiliklere, güzelliklere dönük bulunması; bizim cümlelerimizin de, dilimizin de niteliğini, erdemini ve güzelliğini artıran birer faktördür.. atalarımız boşuna dememişler: 'söz, insanın yarısıdır'
bu arada 1951 yılında hayata gözlerini yuman avusturyalı dil flozofu vitgenştayn'ın şu cümlesini hatırlamanın tam sırası olsa gerektir.. büyük lisaniyatçı şöyle diyor: 'dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır'
diliniz ne kadar zengin olursa, bildiğiniz kelimeler ne kadar çok olursa, ifade kudretiniz ne kadar geniş ve büyük olursa; bilginiz de, başarınız da, iktidarınız da, hayalleriniz de o kadar büyük ve güçlü olur..
adamın sözünü böyle anlamak gerekmiyor mu?..
not: bir başka sefere veya seferlerde yazarlık vadilerinde, yapılacak egzersiz ve arayışlara devam imkânı bulacağımızı ümid ediyorum...
10.09.2012 Yeni Şafak






























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.