17 Aralık'ın yol açtığı kırılmalardan biri yerel seçimin genel seçime dönüştürülmesi, bir bakıma hükümet bakımından bir güven oylaması biçimini alması gibi gözüküyor. 
Hükümet kanadı kendine karşı başlatılan, pek çok bileşeni olduğu aşikar hamleleri bir ontoloji sorunu olarak görürken, hükümete karşı son bir kaç yıl içinde ortaya çıkan ittifaklar, yerel seçimleri kendi başarıları için iyi bir başlangıç olarak görüyor. Tam da böyle olması için 27 Mayıs Darbesi öncesinden bu yana rastlanmayan sertlikte mücadele ediyor.
Yerel seçimler her ne kadar daha çok yerelin dinamiklerinin belirleyici olduğu seçimler gibi görünse de, genelde Türkiye'de siyasal mücadele bakımından çok büyük anlamlar taşımıyor.
Seçimlere aday gösterilen kişiler seçildikleri belediye bakımından esaslı bir değişime yol açmıyor. Bunun da nedenini Türkiye'nin yerel yönetimler sisteminde aramak gerek.
Türkiye 1921 Anayasası istisnası dışında, katı merkeziyetçi bir sisteme sahip. Devlet, merkezin taşradaki temsilcileri tarafından yönetilmekte, temel siyasal kararlar, asayiş, ekonomi, eğitim, ziraat, kamu personel rejimi gibi pek çok konular anayasal olarak tamamen merkezin kontrolüne ve inisiyatifine tabidir.
Yazının devamı için: http://www.aksam.com.tr/yazarlar/osman-can/yerel-olmayan-yerel-secim/haber-293223































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.