• İstanbul 20 °C
  • Ankara 20 °C
  • İzmir 22 °C
  • Konya 20 °C
  • Sakarya 21 °C
  • Şanlıurfa 27 °C
  • Trabzon 18 °C
  • Gaziantep 23 °C
  • Bolu 19 °C
  • Bursa 22 °C

Özlem Albayrak'tan: Mirzabeyoğlu ve vebal!

Özlem Albayrak'tan: Mirzabeyoğlu ve vebal!
İtiraf etmeliyim; Türkiye'de demokrasinin yerleşik hale gelmeye başladığına; darbeler eliyle inkitaya uğrama geleneğinin sona ermiş olabileceğine gerçek anlamda kani olmaya başladığım ilk gün; 28 Şubat soruşturmasının başladığı gündü.

Oysa, yakılıp yıkılmış, dağılmış, viran eylenmiş hayatlara adalet getirmek, zulme uğramış kalplere bir nefes ferahlık olabilmek o kadar da kolay değilmiş. Kimsenin elinde sihirli değnek yok ve dikkat çekilmedikçe, üstüne düşülmedikçe, iz sürmedikçe; 28 Şubat kalıntısı eğilimler, kararlar, uygulamalar zulüm etmeye, zulüm üretmeye devam ediyor; biz farkında olsak da, olmasak da...

Nitekim; bakınız Salih Mirzabeyoğlu hâlâ, hiçbir tutarlı gerekçeyle açıklanamaz şekilde hapis yatıyor; 10 yıldır tecrit ve işkence görmeye devam ediyor. Sebep; İBDA-C örgütünün lideri olmak. Delil? O yok.

Vakti zamanında DGM savcıları ve hakimlerinin paşa keyifleri öylesini uygun gördüğü için, Salih Mirzabeyoğlu ömür boyu hapse mahkum halde, çile dolduruyor. Mirzabeyoğlu, 48 yaşında girdiği damda 62. yaşını sürüyor ve 28 Şubat'la hesaplaşılma adımları atılan böylesi bir dönemde, O'na hâlâ 'pardon bir yanlışlık olmuş' diyen biri bulunamıyor.

Niyetim "onlar çıkmasaydı" demek değil; ancak bendeniz dahil pek çok gazetecinin "Şu kadar yıldan bu yana bu mesleğin mensubuyum ama adını hiç duymadım" dediği Ahmet Şık ve diğerleri, "basın özgürlüğü" kaleminden savunulup, Türkiye'yi Avrupa'ya/dünyaya şikayet edecek denli gürültülü bir çıngarla içeriden çıkarılırken;

Büşra Ersanlı ve onunla birlikte 16 KCK tutuklusu medya-akil adamların kamuoyu oluşturması sayesinde -ortak vicdanın itirazının tahliyelerde önemli rolü olduğu kanaatindeyim, iyi de olduğunu düşünüyorum- tahliye edilirken, Salih Mirzabeyoğlu kanıtlamamamış bir suçtan dolayı, hapiste unutuluşa terk ediliyor.

Bir özeleştiri: Kendi nefsimi bunun dışında tutarak söylemiyorum; ama İslamcılar, fikri manada yol ve kader arkadaşlığı yaptığı, yapmasa bile 'Allah' dediği için kardeşi sayılan insanlar düştüğünde, onu tutup kaldırmak, destek ve ilgiyle ayakta tutmaya çalışmak konusunda pek mahir değildirler.

Özellikle medyadaki çoğu İslamcının aklına, mesaisinin büyük bölümünü 'öteki mahalle'ye şirin gözükmeye, onların trendlerini yakalamaya harcadığı, dolayısıyla kendi değerlerine ve insanına yönelik bir 'görme' faaliyetine yeterli zamanı ayıramadığı için; haksızlığa uğramış bir müslümana el uzatmak gelmez.

Hadi öncesi 28 Şubat'tı ve İslamcıların elini, rejimin gazabına uğrama ihtimali bağlardı. Ama Salih Mirzabeyoğlu'nun 2002 yılından bu yana aynı işkencelere maruz kalarak haksız yere hapiste yatıyor olmasında; biz medya mensuplarının bu haksızlığı gündemde tutmadığımız için, AK Parti hükümeti'nin de 28 Şubat yargı kararlarını yeniden karar masasına koymadığı için, sorumluluğu var.

Bunu kim nasıl ödeyecek, bilmiyorum; ama emin olduğum bir husus var ki, o da Salih Mirzabeyoğlu'nun işlemediği bir suçtan dolayı hapiste yattığı her dakikanın üzerimize vebal olarak yazıldığıdır... O vebal, ağır vebaldir...

17.07.2012 Yeni Şafak

Bu haber toplam 459 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim