Prof. Dr. Cahit Tanyol, “Kuruluş ve Fetih Destanı” adlı tetkikinde, “Osmanlı Devleti’nin temelinde iki kuvvet vardır, bunlardan biri şeriat, diğeri ise tarikattır.” diyor. Bu tespit doğrudur ve Devlet-i Âliyye’nin kuruluş devri ile büyük fütuhat yılları padişahlarının her birinin yanında bir tarikat ehli, bir Allah dostu vardır. Kayı aşireti devlet hâline gelirken Şeyh Edebâlî Hazretleri’yle başlayan bu veliler zincirinin Yıldırım Bayezid, Çelebi Sultan Mehmed ve II. Murad devrinin ilk yıllarına rastlayan halkası, “Emir Sultan” lakabıyla şöhret bulan “Şemseddin Muhammed”dir (k.s.).
Buhara mutasavvıflarından Emir Seyyid Ali adlı zatın oğlu olan ve 1366 yılında Buhara’da doğan Emir Sultan, küçük yaşta annesini kaybedip babası elinde yetişmiştir. Çömlekçilikle geçinen ve bu yüzden “Emir Külâl (Çömlekçi)” diye de anılan Emir Sultan’ın babası, Halvetiyye tarikatına mensup olup bu yolda şeyhlik mertebesine kadar yol almış ululardandır. Eşinin vefatını müteakip evlenmeyip oğlu Şemseddin’in tahsil ve terbiyesiyle bizzat meşgul olan Emir Külâl, oğlunu sırat-ı müstakim üzere mükemmelen yetiştirmiştir.
Emir Seyyid Ali, müridlerinden Buharalı Seyyid İsa’yı kendisine halife seçmiş, Seyyid İsa ise Emir Sultan’a el vermiştir.
Babasının vefatından bir müddet sonra gördüğü bir rüya üzerine Buhara’dan ayrılıp Medine’ye giden, bu arada hac farizasını yerine getiren Emir Sultan Hazretleri, dönüşünde, Anadolu’ya gelip Bursa’ya, şimdi türbesi ile adını taşıyan camiin bulunduğu mahalle yerleşmiştir.
Devamı: https://www.dunyabizim.com/portre/padisah-damadi-bir-vel-emir-sultan-hazretleri-h45370.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.