Ancak Piyer Loti kahvesinin bitişiğindeki türbede Alâeddin Arabî Efendi’ye dair ne bir kitabe ne de iz kalmış. Öte yandan Nidayi Sevim yazdı.
Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbul’un fethinden hemen sonra Akşemseddin hazretlerinin keşfi ile Eyüp Sultan hazretlerinin kabrinin olduğu muhitte onun adına bir türbe, cami, hamam inşa ederek burayı adeta Medine-i Münevvere’ye kardeş şehir yaptı. Ahde vefanın, kadirşinaslığın, misafirperverliğin gereği de bu değil midir?
Evet, kadim medeniyetimizin bin bir nadide izini bünyesinde barındıran tarihi Eyüp Sultan sokaklarını arşınlarken karşılaştığımız manzaralar bazen beni sevindirir, mutlu eder. Bazen de bu gözlemlerim, incelemelerim esnasında derin düşüncelere dalar ve hüzünlenirim. Geçmiş ile günümüzün mukayesesini, hatta geleceğimizin muhasebesini yaparım. “Bu da yapılır mı? Böyle bir şey nasıl olabilir? Yarın torunlarımıza bunun hesabını nasıl veririz?” dediğim çok olmuştur.
Molla Gürânî’den ders aldı
Yine Eyüp Sultan’da tarihe mal olmuş bir büyüğümüzün kabri başındayız. Belki önünden her gün on binlerce insanın geçtiği fakat bihaber olduğu bir değerimiz. Bu büyüğümüzün ismi Alâeddin Arabî Efendi’dir. Müderris ve Osmanlı şeyhülislamıdır. Çelebi Alâeddin Arabî Efendi, Alâeddin Alî Arabî ve Molla Arab olarak da bilinmektedir. Halep doğumlu olması sebebiyle “Arabî” lakabıyla meşhur olmuştur. Doğum tarihi kaynaklarda yer almaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.