• İstanbul 16 °C
  • Ankara 17 °C

Prof. Dr. Ata Atun: Ortaklık mı, Mutlak Hakimiyet mi?

Prof. Dr. Ata Atun: Ortaklık mı, Mutlak Hakimiyet mi?
Batı dünyası Kıbrıs’ta, gerçekten “Barış”mı istiyor, yoksa barış, demokrasi, insan hakları ve benzeri kulağa hoş gelen sözlerin arkasına saklanıp, adanın tümünü ele geçirip Doğu Akdeniz’e hakim mi olmak istiyor?

Sorunun cevabı belli esasen…

ABD’nin, süslü püslü “Demokrasi getireceğim” sözleri ile saldırdığı Afganistan, Irak ve Suriye’de nelerin yaşandığını ve ne gibi ticari kazanımlar elde edildiğini herkes biliyor.

Örneğin Afganistan dünya üzerinde en fazla lityum madenine sahip ülke, kalitesi de diğer ülkelerdekine kıyasla çok üstün. Çağımızın olmazsa olmaz aygıtları olan mobil cihaz, dizüstü bilgisayar, tablet, telefon, istasyon kurulumu, GPS sistemleri, insansız hava aracı, hassas güdümlü silah, hipersonik silah, uydular hayalet uçak, elektrikli araba bataryası, güneş paneli, rüzgar enerjisi, bilgisayar çipi ve ev aletlerinin neredeyse tümünde kullanılan pillerin yapımı gibi alanlarda lityum kullanıldığı için, çok stratejik bir maden.

Afganistan'da 1978'den bu yana 43 yıldır tarafları değişerek süren ve yaklaşık 2 milyon kişinin ölümüne neden olan savaşın sonunda ABD 2001 yılında Afganistan’a saldırarak sözümona “Demokrasi” getirdi ve güya savaş bitti. Aradan geçen 21 yıldan sonra Taliban Kabil’i ele geçirerek Afganistan’ın yöneticisi oldu. Taliban’ın elinde Lityum madenlerini çıkarak, işleyecek ve pazarlayacak olanaklar ve teknik eleman olmadığından Afganistan’ın Lityum madenlerini ABD çıkarıyor, ham lityumu kullanılabilir hale getiriyor ve dünyaya satıyor. Aynen Suudi Arabistan’ın petrolünü çıkarıp, rafine edip dünyaya pazarlayan ARAMCO, Arap American Company gibi.

Winston Churchill’in 1936 yılında İngiliz Avam Kamarası’nda İngiltere’nin menfaatlerini müzakere ederken sarf ettiği “Bir damla petrol bir damla kandan daha kıymetlidir” sözünün günümüzdeki versiyonu “Bir gram lityum, bir gram kandan daha kıymetlidir” düşüncesine uygun olarak El Kaide’nin 11 Eylül 2001’de New York’taki İkiz Kulelere saldırısından sonra ABD’nin Afganistan’ı işgal etmesi bir tesadüf değil. Tabi, Microsoft’un kurucusu Bill Gates’in işgalden hemen sonra Afganistan’a giderek lityum madenlerinin işletme hakkını alması da...

ABD’nin “Kimyasal Silah üretiliyor” iddiası ile işgal ettiği Irak’taki ve işgal sonrası yatay geçiş yaptığı Suriye’deki durum da pek Afganistan’daki durumdan farklı değil. Irak’ın ve Suriye’nin petrol yataklarının kontrol ve yönetimi ABD’nin eline geçiverdi “demokrasi getireceğim” vaatlerinden sonra.      

Şimdi sıra Doğu Akdeniz’deki bakir petrol ve doğalgaz yataklarında. Bu denizaltı zenginliklerinin bir şekilde ABD’nin kontrolü altında girmesi gerekiyor. Kıbrıs adasının, ABD’nin uslu çocuğu -bana göre sömürgesi- olan Avrupa Birliği’nin toprağı olduğu, 1 Mayıs 2004’de Kıbrıslı Rumların sözde devleti, danışıklı bir dövüşten sonra AB’ye üye olarak kabul edilirken yayınlanan “Onuncu Protokol”de yer almakta. Yani direkt olarak AB, endirekt olarak ABD Kıbrıs adasının ve doğal olarak da etrafındaki Münhasır Ekonomik Bölge ile kıta sahanlığının kendi mülkleri olduğunu kayda geçirmişler ve ilan etmişler.  

Devamı: https://www.haber7.com/yazarlar/prof-dr-ata-atun/3322603-ortaklik-mi-mutlak-hakimiyet-mi

Bu haber toplam 114 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim