• İstanbul 18 °C
  • Ankara 23 °C

Prof. Dr. Celal Türer: Bilgi ve Bilgeliğin Mahiyeti

Prof. Dr. Celal Türer: Bilgi ve Bilgeliğin Mahiyeti
Gencin kendilik bilincini kazanması temelde bilgiye dayansa da bilgiyi üretme ve bilinçli eylemde bulunma kapasitesini seferber etmesi anlamında bilgeliğe müracaat etmek zorundadır.

Bu çerçevede bilgeliği, yaşam sürecinde elde edilen bilgileri hayata yansıtma, her şeyi tüm yönleriyle birlikte değerlendirerek ne zaman, nerede, nasıl davranacağını ve konuşacağını bilmek olarak niteleyebiliriz.[1] Hayata dair hakiki bir görüş, şeylere dair isabetli bir yaklaşım oluşturan kararlar olarak tezahür eden bilgelik hiçbir şeyi diğerine feda etmeyecek bütüncül bir yaklaşımı seslendirir.[2] Böyle bir tanımda bilgelik bilmenin ereği, bilmenin eksiksiz oluşu ve kendini tanıma olarak bilginin sınırı ile bilgiye ilişkin farkındalığı öne çıkarmaktadır.[3] Bu çerçevede bilgi iç görü, idrak, değer, inanç, tecrübe, muhakeme etme, mantığı eklektik bir şemada yaşama uyarlama ve uygulama yeteneği olarak, dünyaya, kişinin kendi benliğine, yaşama ve yaşamın son ve en yüksek amaçlarına dair güçlü bir kavrayışı ifade etmektedir.[4] Söz konusu kavrayışa sahip olan bilge, diğer insanlara göre bilgiyi ‘neden’ ve ‘niçin’leriyle bir üst düzlemde görebilen ve değerlendiren, bilgiler arasında bağ kurup, bunları farklı alanlara aktarabilen, “öznelliği”, “özgünlüğü” ve “özgüllüğü” olan bireyi temsil etmektedir.[5]  Buna ilaveten bilge, yüksek anlayış, iletişim becerileri ve bireysel yargı, yetkinlik, sıra dışı yetenekler ve tevazu sahibi olmasıyla çeşitli özellikleri kendinde barındıran olarak kabul edilmektedir.[6]

Bilgeliğin ne olduğu, nasıl elde edileceği, yaş ile ilgisi, öğretilebilir ve öğrenilebilir olup olmadığı tarih boyunca merak konusu olmuş, bu konuda pek çok görüş öne sürülmüştür. Sözgelimi kadim dünyada bilgelik, yaşananlara dair sezgisel bir süreç olarak ya da bilgi elde etmek ve işlemek için özel bir yol olarak görülmüş, bir erdem ya da sosyal olarak değerli bir davranış modeli olarak övülmüştür.[7] Hatta o, sadece ‘iyi’ olanla değil aynı zamanda ‘doğru’ ve ‘güzel’ olanla iç içe geçmiş olan entelektüel, ahlâkî ve estetik yaşam ustalığı olarak ifade edilmiştir. Ortaçağ’da bilgeliğin daha ziyade kutsal olanın ve mutlak doğrunun peşinde geçirilen bir yaşam olarak tanımlandığına şahit olmaktayız. Günümüzde ise bilgeliğin, rasyonel ve analitik düşünme becerileri olarak ele alındığını, hatta söz konusu becerilerin değer yüklü uygulamalar olup olmadığının tartışıldığını görmekteyiz.[8] Aynı şekilde bilgeliğin olgun denilebilecek bir yaş ile kazanılan, deneyim ve bilginin maksimize edildiği; yaşam içinde düşünsel becerilerle desteklenen bir olgu, nihayetinde öğretilebilir ve öğrenilebilir hususiyetler olup olmadığı da söz konusu tartışmaya dâhil edilmiştir.

Devamı: https://www.maarifinsesi.com/bilgi-ve-bilgeligin-mahiyeti/

Bu haber toplam 451 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim