Bu gereklilik sekülerleşmenin, küreselleşmenin, pozitivzmin, modernizmin, dahası postmodernizmin gündeme getirdiği problemlerle önem ve âciliyetini daha da artırmıştır.
Din dili üzerinde sadece mantıkî açıdan durmanın asla yeterli olmayacağı, konunun dilbilim, tarih, antropoloji, psikoloji, sosyoloji, hukuk, sanat ve diğer birçok alan açısından da işlenecek ve bu alanlarla da bağlantısı kurulacak zengin bir alan olduğu açıktır.
Din dilini kullananların dil ve mantık inceliklerine dikkat etmeleri sorunlu ve zorunludur. Zira bu alan söyleyenle sınırlı olmayıp, dinleyen, inanan ve uygulayanı hem pratik, hem de uhrevi olarak ilgilendiren ve etkileyen bir alandır.
Dini dili, kişinin düşünsel-duygusal-eylemsel, ferdi-toplumsal, dünyevi-uhrevi boyutunu birlikte kavrayıp kapsadığı için dinde mantıklı yani akıllı ve tutarlı düşünmenin, konuşmanın ve davranmanın önemi üzerinde, ilgili çevrelerde, ısrarla durulmalıdır. Dinin temel kavramlarını tanıma, tanımlama, taksim ve tasnif ederek doğru kullanmada, bu kavramların kullanım şekillerine dikkat etmede, onlardaki anlam aşınmaları, anlam kaymaları, kavram kargaşası ve dil yozlaşmasına karşı bilinç uyandırmada dinbilimcilerin yanı sıra, diğer sosyal bilimcilere, yetkili organlara ve medyaya büyük sorumluluk düşmektedir.
Din dilini kullanım dil ve anlatım açısından özenli, veciz ve beliğ olmalıdır. Bunu temin için Türkiye’de bu dili ağırlıkla kullanan ilahiyat, imam hatip, diyanet mensuplarının ve sosyal medya ve televizyonlarda dini program yapanların dil, retorik ve iletişim incelikleri konularında donanımlı olmaları elzemdir.
Yine din dilini ağırlıkla kullananların mantık yanlışlarına karşı uyarılmaları ve bilgilendirilmeleri zorunludur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.