• İstanbul 17 °C
  • Ankara 19 °C

Prof. Dr. Ünal Çamdalı: Türkçe Şûrası Değerlendirmesi

Prof. Dr. Ünal Çamdalı: Türkçe Şûrası Değerlendirmesi

Yunus Emre ve Türkçe Yılı dolayısıyla Türkiye Yazarlar Birliği, Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi (ASBÜ) ile Yunus Emre Enstitüsü tarafından, 26-27 Kasım tarihlerinde ASBÜ’de yapılan, Türkçe Şûrası’na davet edilmem, beni oldukça memnun etti…

Daha önce yazdığım bir yazıda da ifade ettiğim gibi şûrada, ülkemizin farklı üniversitelerinden özellikle edebiyat, tarih ve diğer alanlarda çalışan akademisyenler ile yazarların, Türkçe üzerine oldukça zengin sayılabilecek nitelikli tebliğlerinden, yararlandığımı ifade edebilirim. Tebliğler genel olarak Türkçenin; geçmişi, bugünü, grameri; edebiyat, teknik, din ile diğer alanlardaki kullanımı; günümüzdeki sorunları gibi çok geniş yelpazedeki konulardan oluşmaktaydı.

Tebliğlerin hemen hemen hepsini takip ettim. Konuların dağılımı uygundu. Alanında uzman hocaların ve uzmanların olması da önemliydi. Ufuk açıcı bir etkinlik gerçekleştirildi. Ayrıca Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesinin de faaliyete ciddi destek verdiğini gözlemledim. Toplantıların, üniversitenin Ulus’ta bulunan konferans salonunda yapılması ve tüm konuşmaların ASBÜ TV’de yayınlanması, etkinliğin daha geniş kitlelere aktarılması açısından çok faydalı oldu.  Sunumların yapıldığı mekân ve teknik imkânlar da gayet iyiydi.

Oturumların toplam konuşma süresi, çağırılan konuşmacı sayısına göre belirlenmiş olsa da konuşma süresinin genel olarak on beş dakika ile sınırlandırılması, bence yeterli değildi. On beş dakikalık sürede konuşmacının meramını tam olarak ifade etmesi, pek mümkün olamadı. Bunun yerine ya daha az uzman çağırılabilir ya da etkinliğin gün sayısı artırılabilirdi. Normal olarak bir konuşmacıya yarım saat süre verilebilirdi.

Şûrada, günümüz Türk edebiyatının dili ile ilgili konunun, çok yeterli işlenmediğini düşünüyorum. Bu alanda günümüzdeki Türk toplumuna daha çok hitap eden, bir yazarın görüş ve düşüncelerinin alınması, önemli olabilirdi. Zira bu durum, toplumun dil açısından hâlihazırda geldiği noktayı göstermesi bakımından, veri teşkil edebilirdi.

Şûrada, tebliğ sunan uzmanlar, dili daha çok kendi dünya görüşleri üzerinden değerlendirmeye çalıştı. Yaşadığımız çağın değerleri üzerinden de dile yaklaşım getiren uzmanların da olması, dilin ve toplumun değişiminin ortaya konması açısından önemli olabilirdi. Bu bakımdan bunları da ifade edecek edebiyat alanındaki kişilerin de olması (imkânlar dâhilinde), şûraya zenginlik katabilirdi.

Teknik alana yer verilmesinin, etkinliğe ayrı bir zenginlik kattığını düşünüyorum. Teknik alandan gelen insanların da dil üzerindeki düşüncelerinin alınması, soysal bilimciler açısından önemli olduğu kanaatindeyim. Teknik alan ve/veya akademik dil mevzusu biraz daha farklı tarzda işlenebilirdi. Söz konusu alanın da yeterli işlenmediğini düşünüyorum. Toplumun dikkatinin dile daha fazla çekilmesi hususunda basının ilgi göstermesi sağlanabilirdi. Dolayısıyla imkânlar ölçüsünde daha çok katılım gerçekleşebilirdi.

Sanırım gelecek yıllarda da şûranın devamı yapılacaktır. Toplantıda da belirtildiği üzere bundan sonra daha belli konularda, benzer toplantılar gerçekleşecektir. Dil üzerine yapılacak bu tür etkinlikler, milletimizin dil üzerindeki hassasiyetlerinin artmasında ciddi katkı verecektir. Nihayetinde dil gerçeği, toplumsal bir olgudur. Bu noktada dil konusunda halkımızın yeterli ölçüde dikkatinin sağlanması da önemlidir.

Sivil toplum kuruluşları ve üniversite işbirliği ile ilk defa yapılan, geniş katılımlı etkinliğin, oldukça faydalı ve etkili olduğunu (veya olacağını) düşünmekteyim. Resmî kurumların da benzer etkinliklere destek vermesi önemlidir. Buradan elde edilen çıktıların, farklı kurumlardaki yetkililerce değerlendirileceğini ümit ediyorum. Zira dil konusunun sadece belli kurum ve kuruluşların yetki ve sorumluluğunda olması, dilin gelişimini sınırlayacaktır. Hâlbuki bilindiği üzere dil, tüm toplumu ilgilendirmektedir. Topyekûn algıyı ve çabayı gerektirmektedir.

Sonuç olarak toplantının nihai hedeflerinden birinin de “diline önem veren milletlerin yaşamda kaldığı, dilini kaybedenlerin de tarih sahnesinden silindiği” gerçeğini ortaya koyması, geniş kitleler nezdinde önemli olacaktır.

Bu haber toplam 489 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim