Mustafa Kartoğlu’nun Akşam gazetesinde çıkan bir yazısını okudum. 28 Temmuz günlü bu yazıyı okuyunca Mustafa Kartoğlu’nu da Emre Yücelen’i de kalben takdir ve tebrik ettim. Sn. Yücelen, İTÜ Devlet Konservatuarı Ses Eğitimi Bölümü mezunu bir müzisyen ve ses uzmanı.
Sn. Kartoğlu, yazısına Emre Yücelen’den bahisle başlıyor:
-Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nde 86 yıl sonra kılınan namazdan önce tarihî yapının, akustiğini ilk kez çıplak sesle ve görüntülü olarak kayıt altına aldı. Hararetle tavsiye ederim. Youtube kanalındaki bu deneyi izleyin. Müezzin mahfilinde her ezan, makamına göre okunmuş. Müezzinin önünden, kubbenin ortasından, kubbenin altından ve köşelerden 8 kamera ve mikrofonla kayıt alınmış. Ses, camiin içinde yankılanırken kubbede 12 saniye asılı kalmış. Ben, tarihî cuma namazında Ayasofya’nın içindeydim. Okunan Kur’ân-ı kerimi, duaları, hutbeyi ve namazı mikrofondan okunduğu hâliyle dinledim. Bir de Emre Yücelen’in kayıtlardaki "çıplak sesle" okunan ve kubbeden yansıyan ezanı dinledim. Müezzinin önündeki mikrofondan yansıyan ses, "insan sesi"ydi. Ama kubbeden yansıyan ses, Ayasofya’nın sesiydi. Ağzımdan şu cümle döküldü: "Keşke cuma günü Ayasofya’ya ses sistemi, hiç kurulmasaydı…"
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.