• İstanbul 16 °C
  • Ankara 22 °C
  • İzmir 22 °C
  • Konya 22 °C
  • Sakarya 20 °C
  • Şanlıurfa 26 °C
  • Trabzon 18 °C
  • Gaziantep 25 °C
  • Bolu 19 °C
  • Bursa 19 °C

Rasim Özdenören'i tanımak için...

Rasim Özdenören'i tanımak için...
Türk edebiyatının kaybettiğimiz değerleri için hazırlanan özel sayı ve armağan kitaplar hayli artsa da yaşayan söz ustaları için bunların örneği çok fazla değil.

Usta öykücü ve deneme yazarı Rasim Özdenören, yaşarken kendisi için bir özel sayı hazırlanan nadir yazarlarımızdan. Şimdiye kadar üç özel sayıya konuk oldu. Memur-Sen Kayseri Şubesi kültür hizmeti olarak 2004'te Mehmet Akif İnan kitabı ile başlayan 'Medeniyetin Burçları' serisi de ikinci kitabında Rasim Özdenören'i ağırlıyor. Yayın koordinatörlüğünü Ali Dursun'un, danışmanlığını Turan Karataş'ın yaptığı Özdenören kitabı, elliye yakın ismin, usta öykücü hakkındaki hatıralarını, düşüncelerini ve araştırmalarını bir araya getiriyor. İdris Nebi Uysal, Gökhan Özcan, Hüseyin Atlansoy, Sibel Eraslan, Kâmil Yeşil, Asım Gültekin, Kemal Varol, Mustafa Kurt, Mehmet Narlı, Bâki Aslıtürk, M. Şerif Onaran, Cemal Şakar, Sadık Yalsızuçanlar gibi pek çok isim, Özdenören'in değişik yönlerini ele alıyor.

KUŞATICI VE YOL AÇICI YAZILAR

Yazıların her biri, Rasim Özdenören hakkında 'iyi okur için kuşatıcı, yeni başlayanlar için de yol açıcı' değerlendirmeler içeriyor. Hayatının ve şahsiyetinin anlatıldığı ilk bölüm, Arif Ay'ın 'Bir Portre' denemesi ile başlıyor. Yedi bölümden oluşan kitabın ikinci bölümünde yazarın öykücülüğü ve öykü kitapları, üçüncü bölümde deneme ve düşünce kitaplarını anlatan yazılar, dördüncü bölümde ailesi ve dostları Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu ile mektuplaşmaları yer alıyor. Beşinci bölüm Özdenören için bugüne kadar yapılmış en güncel bibliyografyaya, son iki bölüm ise ödüller ve belgeler ile fotoğraf albümüne ayrılmış.

Kitapta Prof. Dr. Turan Karataş'ın Rasim Özdenören hakkında çarpıcı bir tespiti de yer alıyor: "Okur olarak bir gözlemim de şudur: maalesef hak ettiği kadar okunmadı Özdenören; çeşitli nedenlerle gerçek okuyucuyla buluşmadı. Görebildiğim iki neden şöyle: Rasim Bey'in yazıları donanımlı ve dikkatli bir okur ister. Ülkemizde bu nitelikli okur sayısı henüz çok az. İkincisi, yayıncısı yazarımızın ne değerini hakkıyla bilebildi, ne de gereğince onu tanıtabildi." Karataş, yazısına ilk tespitini doğrular bir de dipnot düşmüş. Bir kadın okur, 'Gül Yetiştiren Adam'ı iadeye gelmiştir. Sebebi ise oldukça ilginçtir: "Bu kitabın gül yetiştirmekle falan ilgisi yok."

Bir portre

İkiz; ikizi Alaaddin Özdenören şair. Öyküde ikizi yok.

İlk ve ortayı Sütçü İmam'da okudu. Varlık Lisesi'ne devam etti.

Büyük Doğu Üniversitesi'nden mezun oldu. Diriliş İslâm Medeniyet Enstitüsü'nde yüksek lisans, Edebiyat Ortadoğu ve Yeryüzü Enstitüsü'nde doktora yaptı.

Mavera'da kürsü açtı; öğrencilerini mezun etmedi.

Kendi takımından başka takım tutmaz. Didi'nin beyazı; iki ölçek küçültülmüşü. Etnikle değil, etikle ilgilendi.

Cümle mühendisi; yazılarına pusula koyarsanız, hep kıbleyi gösterdiğini görürsünüz.

Kentin ortasında Anadolu bozkırı; tabiata çıkmadı, çünkü kendi tabiat. Evi bahçe katında olduğundan mıdır bilmem; Gül Yetiştiren Adam'ı yazdı. Şimdilik tek romanı.

Bildim bileli Dede Efendi'de oturur; post-nişîn.

Şeksiz-şüphesiz, Muhammedi insan ve yazar.

Hiç âşık olmamış izlenimi verir; oysa, aşksız külliyat sahibi olunur mu? Borges'in en yerlisi.

Yüzüyle güler; gamın gamzeleriyle gizler.

Onu hep aynı yaşta bilirim; gençliğin coşkunluğuyla, yaşlılığın gönül tokluğunu, mutedilliğini mezceden bir mizaç: Orta yaşta durdu biteviye.

Kahvede oturmaz. Nicedir öğle sonları gittiği giyotin'de cehennem'e (bu iki sözcük Nuri Pakdil'e ait) onyedinci kattan bakar.

Ne vakit cankurtaran görsem, siren sesi duysam, Hastalar ve Işıklar'ı, ardında da Çok Sesli Bir Ölüm'ü yaşarım.

Gazetelerdeki köşesini dergi gibi kullandı. Piyasa gündemine takılmadı. Kendi güncelini - insanlığın güncelini - gündemleştirdi.

Türkiye ölçeğinde, insan idrakinde gerileme durur ve bugünden itibaren gelişme başlarsa, ancak yüzyıl sonra, yazdıkları zihinlerde karşılık bulur. Bu cümleye Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil de dâhil. Öncelikle de, yıllarca korkutula korkutula sindirilmiş insanımızı, bu sendromdan kurtarmak için bir yüzyıl da salt okşama rehabilitasyonu gerekmektedir.

Hilm: tüm sözcükler içinde, onu en güzel tanımlayanı.

13 Haziran 2011 Zaman Gaz. ( Yavuz Ulutürk )

Bu haber toplam 1742 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • İkinci Kez Yolu Açık Olsun Yavuz Bülent Bakiler’in02 Ekim 2025 Perşembe 11:06
  • Yavuz Bülent Bakiler, son yolculuğuna uğurlandı30 Eylül 2025 Salı 08:37
  • Güz Sonatı29 Eylül 2025 Pazartesi 13:14
  • Fatma Gülşen Koçak Hz Hatice’yi Anlattı23 Eylül 2025 Salı 11:20
  • Bursa: Şiir Şehir17 Eylül 2025 Çarşamba 12:09
  • Selim Cerrah Cihannüma Genel Başkanı oldu16 Eylül 2025 Salı 13:43
  • Genç Birikim dergisinin Eylül 2025 (279'uncu) sayısı çıktı.15 Eylül 2025 Pazartesi 11:47
  • Kaybettiğimiz Meçhul; Kendimiz11 Eylül 2025 Perşembe 14:21
  • Yaşayan Dil-Yaşatan Dil11 Eylül 2025 Perşembe 12:08
  • Modern Dünya İnsanın Hikayesi: Yokuşa Akan Sular10 Eylül 2025 Çarşamba 13:39
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim