• İstanbul 23 °C
  • Ankara 25 °C

Said Halim Paşa, 100 yıl sonra…

D. Mehmet DOĞAN

Hafta sonu İstanbul’da büyük mütefekkirimiz Said Halim Paşa’yı yâd ettik. Bir bilgi şöleni/sempozyumla, hem de canlı. İstanbul’da böyle faaliyetleri hangi belediye yapar?

Cevabı kolay bir soru: Zeytinburnu Belediyesi!

İsmine bakılırsa Zeytinburnu, zeytinlik bir yermiş. İstanbul’un hızlı değil, yüksek hızlı şehirleşmesi karşısında zeytinlik filan kalmamış. Bana kalsa, bu bölgenin adını Kültürburnu olarak değiştiririm!

İstanbul’da en istikrarlı kültürel faaliyetleri yapan belediye Zeytinburnu. Daha önceki başkan Murat Aydın’la başlayan, şimdi Ömer Arısoy’la güçlenerek devam eden bir kültürel belediyecilik anlayışı geliştirildi. Said Halim Paşa toplantısına gittiğimizde gördük: Geçen seneyi birçok belediye kültürel anlamda boş geçirirken, Zeytinburnu ise hem faaliyet hem yayın açısından sanki memlekette salgın yokmuş gibi yoluna devam etti. Tarık Buğra Kitabı ve Kemal Tahir Kitabı başlıbaşına önemli eserler. 2020’de her biri orijinal, kalıcı başka kitaplar da yayınlanmış: Gelin Mevlidi, ZKS Kültür Sanat Yıllığı, Z Dergisi müzik sayısı, Gülcülük ve Gül Mahsulatı, Zeytin Ağacı (Mehmed Âkif, Mikail Çilingiryan’ın kitabı), Gönü Ehli İçin Seçilmişler Silsilesi (Seyfeddin Ünlü), Meselelerimizi Konuşmak (merhum Hüsameddin Arslan’ın kitabı, Âsım Öz hazırlamış).

Doğrusu bu yüz yüze yapılacak faaliyete katılma konusunda epey ayak sürçtüm. Bir yıldır Ankara’dan dışarı çıktığımız yok. Ankara’da da pek fazla bir yere gidemiyoruz, Yazarlar Birliği’ne bile nâdiren uğruyoruz. Şeytanın bacağını kıralım diyerek yola çıktık. İyi de oldu; birçok dostumuzu, ahbabımızı gördük. Kadim dostumuz Beşir Ayvazoğlu’nu, yine 1970’lerden beri tanıdığımız Abdullah Uçman, Cevat Özkaya, Kemal Kahraman’ı bu vesile ile görmüş olduk. Ankara’da ikamet etmelerine rağmen Yasin Aktay ve Kudret Bülbül hocalarla da İstanbul’da karşılaştık! Cihan Aktaş’ı unutmuş olmayalım. Bir ara bizim nesilden Selahaddin Eş de aramıza katıldı.

Değerli Âsım Öz, Said Halim Paşa’nın hak ettiği şekilde anılması için epey gayret sarfetti, bunun şahidiyiz. Tabiî, Ankara’da önce Kültür Müsteşarı sonra, bakan yardımcısı olarak tanıdığımız gerçek bir kültür icracısı Ömer Arısoy Zeytinburnu Belediyesi başkanı olarak toplantı öncesi ve toplantı boyunca salonda programı takip ederek alışılmış belediye başkanlarından olmadığını bir daha gösterdi.

*

Biz ağır hâfıza kaybına maruz bırakılmış bir toplumuz. Hâfızamız birçok şekilde silindi, tahrib edildi. Geçmişi değil, sürmekte olan varlığımızı tanımak için bile yeterli bilgiye, muhtevaya sahip olmamız engellendi. Bize biçilen sentetik kimliği sorgulamak imkânından yoksun bırakıldık.

Said Halim Paşa, 20. Yüzyılın başında hem devlet adamı olarak (sadrazamlık yapmıştır), hem de fikir adamı olarak önemli bir şahsiyetti. Sadece Osmanlı coğrafyasında değil, İslâm dünyasında, bilhassa Hind kıt’asına fikir adamı olarak tanınıyordu. Şair ve düşünür Muhammed İkbal’in “Cavidname”sinde esas kahraman, yazarın seyahat ettiği gezegenlerdeki kılavuzu, “mürşid” olarak kabul ettiği Mevlâna Celâleddin Rumî’dir. İkbal, Mevlâna’nın rehberliğinde Doğu ve Batı’nın çeşitli mütefekkirlerinin ruhunu ziyaret ederek onlarla sohbet eder. Bunlardan biri de Said Halim Paşa’nın ruhudur. Paşa’nın eserleri, urducaya ve ingilizceye çevrilmiş, Hindistan’da ve daha sonra Pakistan’da fikir ve siyaset mücadelesi verenlere kılavuzluk etmişti. İkbal, “Cavidname”de fikirlerini Halim Paşa’nın ağzından dile getirmektedir.

1.Dünya Savaşı sırasında üç buçuk yıldan fazla sadrazamlık yapan Said Halim Paşa, diğer İttihatçı paşalar yanında unutulmuş. bir isimdir. Bunlardan Talat Paşa Berlin’de, Cemal Paşa Tiflis’de Ermeni komitacıları tarafından şehid edilmiştir. Bunlar hâlâ hatırlanır, fakat Roma’da aynı şekilde katledilen Halim Paşa bilinmez.

Bu sene Said Halim Paşa’nın şehadetinin 100. Yılı. Zeytinburnu Belediyesi bu önemli şahsiyetimizle ilgili bir hâfıza tazelemesine vesile oldu. Zaten bu büyük mütefekkiri unutmuş ve neredeyse yarım asır sonra, ilk 1970’li yıllarda hatırlayabilmiştik.

Açılışta, Numan Kurtulmuş bir siyasetçinin protokol konuşmasından öte ihatalı bir konuşma yaptı. Hanefi Bostan’ın Said Halim Paşa’nın hayatını özetlediği konuşmasından sonra, bize söz verildi. Başlığımız “Yüz yıl sonra Said Halim Paşa’yı hatırlamak” idi.

Said Halim Paşa, 19. Yüzyılın başında Mısır’ı işgal eden Napolyon’la savaşmak için gönderilen askerler içinde yer alan Kavalalı Mehmed Ali’nin kısa süre içinde kontrolü ela alıp hızla yükselmesi ve Osmanlı merkezine kendini Mısır Valisi olarak kabul ettirmesi, zaman zaman Osmanlıya kafa tutarak kendini isbatlaması ve nihayet Osmanlı sistemi içinde “hıdivlik” denilen, sadrazama eş bir ünvanın icadına sebep olması ile siyasetin pratiğinde zirveye yükselmiş biri. İktidarı ele geçirmek, ele geçirdikten sonra elde tutmak ve bulunduğu ülkenin gidişine yön vermek bakımından Mehmed Ali Paşa’nın tesiri tartışılmaz. Bir asırdan fazla süren bir hanedanın da kurucusu olmuştur.

Torunu Said Halim Paşa’ın pratik siyasetteki başarısı tartışılabilir, fakat siyaset teorisi konusunda ortaya koyduğu eserler benzersizdir. İslâm uleması İslâm siyaset teorisi ile pek fazla ilgilenmemiştir. Modern dönemde de durum farklı değildir. Bu yüzden Said Halim Paşa’nın konuyla ilgili eserleri büyük değer taşıyor.

Haylu uzun olan bildirimizi okumak yerine daha çok bildiride yer almayan bazı görüşlerimizi aktardık. Said Halim Paşa’nın İttihatçılar arasında yer almasına rağmen, onlardan farklı bir şahsiyet olduğunun altını çizdik. Mesela Paşa, Abdülhamid konusunda İttihatçılara tamamen zıd fikirlere sahiptir. Onun İslâm dünyasının uyanışı yönünde büyük çabalar sarfettiğini belirtir. Said Halim Paşa’nın Mütareke’den sonra Ermeni tehciri dolayısıyla yargılanmak istendiğini, bu hususta bir sonuca varılamadığını buna rağmen İngilizler tarafından Malta’ya sürüldüğünü biliyoruz. Paşa burada da boş durmamış, o zamanın dünya liderlerine kendi dillerinde mektuplar yazmış ve siyasî hatıralarını kaleme almıştır. Bu hatıralarda 1. Dünya Savaşı’na giriş maceramızla ve İttihatçıları dengeleyen bir siyasetçi olarak Paşa’nın rolü ile ilgili hayli bilgi var. Paşa devam eden Milli Mücadele ile ilgili fikirlerini de ortaya koyar, hatta mücadelenin lideri Mustafa Kemal Paşa ile ilgili de bir hayli dikkat çekici şeyler söyler. Paşa’nın hatıratında İslâm dünyası içinde Türkiye merkezli, hatta Türk merkezli bir oluşumu öne çıkarır şekilde konuştuğu görülüyor. Türkiye’nin kurtuluşu sadece Türk halkının kurtuluşu olmayacaktır. Bu dalga dalga bütün İslâm âlemini etkileyecektir. Türkler geçmişte İslâm dünyasının önünde yürüdükleri gibi, bayraktarlığını yaptıkları gibi, yine bu mevkilerini koruyacaklardır.

Paşa’nın vefatından sonra Milli Mücadele’nin başarıya ulaşmasına rağmen zaferden sonra emperyalistlerle imzalanan anlaşmayla Türkiye’ye çizilen maddi ve manevi hudutlar, İslâm dünyası içindeki merkezi konumunu ortadan kaldırmıştır.

Bu yazı toplam 246 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim