• İstanbul 19 °C
  • Ankara 13 °C

Sakarya’da üç gün...

Mahmut ERDEMİR

Türkiye Yazarlar Birliği’nin her yıl düzenlediği şubeler buluşması 3-6 Kasım 2022 tarihleri arasında Sakarya’da gerçekleşti.

TYB kurucu ve şeref Başkanı D. Mehmet Doğan, TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, yönetim kurulu üyeleri ve şube başkanlarını Sakarya’da misafir eden Şube Başkanı Fahri Tuna, ülkemizin dört bir yanından gelen şair ve yazarlarla adeta şehirde bir edebiyat, kültür geçidi düzenledi.

Doğrusu; Sakarya’da trenden inip bizi bekleyen şube Başkanı Tuna ve şube yönetim kurulundaki arkadaşların araçlarıyla şehrin merkezine doğru ilerlerken bulvar ve büyük caddelerde yoğun araç ve insan trafiğine rağmen hemen fark edilen “Türkiye'nin Yazarları Sakarya'da" afişlerini görünce bizleri şubeler buluşmasının ötesinde hareketli saatlerin beklediğini anladım.

Sakarya Büyükşehir Belediyesinin ev sahipliğinde düzenlenen 14. Şubeler buluşması alışılmışın dışında; Otelde düzenlenen bir basın toplantısı ile başladı.

Keçiören Belediye Başkanlığı döneminden tanıdığımız, kültüre, sanata değer veren ve şimdi de  Sakarya Büyükşehir Belediyesinde Genel Sekreter olarak görev yapan Mustafa Ak, Kültür İşleri Dairesi Başkanı Sinan Çileli'de açılışa katıldılar.

Basın mensuplarının büyük ilgi gösterdikleri açılış programı henüz bitmişti ki; telefonum çaldı. Ben de kayıtlı olamayan bir numara. Açtım.

Arayan, Serdivan İlçesi Anadolu Lisesi Müdürü Özer Yüksel.

-Fahri bey verdi telefon numaranızı, otelin önündeyim, hazırsanız okulumuza gidelim.

Tuna, daha önce söz etmişti; Şubeler buluşmasına gelen tüm yazar ve şair arkadaşları ildeki üniversite ve liselere yönlendirerek edebiyat ve şiir söyleşileri yapılacak.

Altındağ Gençlik Merkezinde üniversite öğrencileri için hazırladığım metin yazarlığı notlarını liselere göre düzenlemiştim

-Hazırım dedim.

Müdür beyin aracıyla, yaklaşık 10 dakikalık bir yolculukla okula vardığımızda öğrenciler teneffüsteydi. Okul bakımlı, bahçesi ve çevresi oldukça temiz.

Öğrenci-Yazar Buluşması” kapsamında önce okul kütüphanesinde "Okuma Kulübü" öğrencileriyle bir araya geldik.

8d7cd872-2b4d-4a36-8318-315d0f791498-001.jpg

Serdivan İlçe Milli Eğitim Şube Müdürlerinden Mahmut Kartal, okul müdürü Özer Yüksel ve edebiyat öğretmenlerinin de katıldığı söyleşide öğrencilerin “Neden yazmalıyız, nasıl yazmalıyız,  etkili yazabilmek için nasıl bir yöntem uygulamalıyız, yazarken neye dikkat edilmeli” gibi sorularını cevaplandırdım.

Keyifli bir söyleşinin ardından şube müdürü Kartal ve okul müdürü Yüksel ile birlikte önce yemeğe sonra da birlikte Cuma’ya gittik.

Öğleden sonra da okulda daha büyük bir salonda yaklaşık iki yüz öğrenci ile buluştuk.

Bir saatlik programda öğrencilerin konuşulanları  hem dikkatle dinlemeleri hem de sordukları sorulardan şöyle bir sonuç çıkardım;  Liseli gençlerden edebiyata yakın ilgi duyanların sayısı az değil.

Şube başkanı Tuna, daha önce bizden istediği metinlerden editörlüğünü üstlendiği ve Büyükşehir Belediyesi Kültür yayınları arasından çıkan bir kitap oluşturmuş. Daha önce söyleşi yapılacak  okullara gönderilen ‘Tekmili Birden’ isimli kitabı öğrencilere imzalayarak okur yazar buluşmasını tamamlamış oldum.

Akşam yemeği için Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi gidiyoruz.

Yemekte  Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamza Al, Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık, TYB kurucu ve şeref Başkanı D. Mehmet Doğan, TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, yönetim kurulu üyeleri ve şube başkanları var.

30 yıldır kızı ve damadıyla küs olan müezzin

Yemekten sonra bir kat aşağıda ki toplantı salonuna geçtik. Hep birlikte çay içip sohbet ederken o gün için planlanan programa baktım. Saat 20.00 de “Taraklı Yalaza Gecesi” görünüyor.

Daha önce hiç duymadım “Yalaza Gecesi”ni.  

Önce, Fahri Tuna hemen yanımdaki boş iki koltuktan birine oturdu. Sonra da konuğunu davet etti. Konuğunu; “Orhan Camii Emekli Müezzini namı değer Yalaza profesörü Hafız Hasan Çolak” diye tanıttı.

img_3871.jpg

Hoca, anılarından, hayatından ve başına gelen olaylardan söz ederken, yaptığı espri, sohbet, ilahi ve okuduğu şarkılarla orada bulunanları kimi zaman hüzünlendirdi kimi zaman da kahkahalarla güldürdü.

Bir ara Tuna, orada bulunanlara döndü ve dedi ki “Hocamız, kızıyla ve damadıyla otuz yıldır dargın ve konuşmuyor. Barıştırmak ister misiniz?”

Herkes meraklandı; böyle neşeli, hayat dolu, şakacı ve kendisiyle barışık biri yıllardır kızı ve damadıyla küs durabilir mi?

Hoca da “evet” dedi, “maalesef öyle, konuşmuyorum onlarla” derken oldukça ciddi davrandı.

Bu kadar kalabalıkta böyle bir yardım istenir mi bilmiyorum.

Hocanın söylediğine göre; bu küslük olayı çabuk yayılır ilçede. Duruma üzülen şehrin ileri gelen eşrafı,  müftü, ilahiyatta bir dekan, hatta emniyet amiri kendilerince bir yol bularak barıştırmak isterler hocayı.

img_3889.jpg

Öyle ki;  eşrafın olduğu bir toplantıda konu yine açılır ve o anda orada olan Sakarya Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Suat Cebeci girer devreye. Cebeci barışmakla ilgili hadisler söyledikten sonra bir teklif sunar;  “Ben hocamı kızı ve damadı ile barıştırmaya kararlıyım. Bunun için , üç yüz kişilik bir barış yemeği verelim. Bu yemeği vermek de bana düşer’

Artık konu o kadar yaygınlaşır ki hoca sonunda dayanamaz ve gerçeği anlatır:

“Müftülüğe uğradığım bir gün; Baktım kimi kızından, kimi oğlundan, kimi gelininden, kimi damadından şikâyetçi. Şaşırdım ve ‘Benim gibi erkek olun. Ne kızı, ne damadı eve sokuyorum. Konuşmuyorum da’ dedim. Bu bir anda kulaktan kulağa yayıldı, beni sevenler barıştırma çabasına girdiler.

“Aslında bu tamamen bir “Yalaza” idi.”

Yalaza’nın sonunda  Hafız Hasan Çolak, “Dönülmez akşamın ufkundayız” ı öylesine içten ve samimi okudu ki hepimiz alkışladık ve tebrik ettik.

Şimdi daha iyi anlaşıldı : Yalaza; Sakarya’ya bağlı Taraklı ilçesinde toplantılarda ve kalabalık ortamlarda çevredekileri eğlendirmek için anlatılan abartılı öykülere, şakalara ve  nüktelere  deniliyormuş. Yani bir anlamda, olmamış bir şeyi olmuş gibi gösterme sanatı.

Akşamın son programında Fahri Tuna, bize emekli öğretmen Ahmet İşveren’i tanıttı.

İşveren kurduğu ve içinde olup oynadığı; Bulgaristan, Romanya, İtalya ve Fransa başta olmak üzere bir çok  ülkede yapılan halk oyunları yarışmalarında ülkemizi temsil etmiş, bir çok ödül almış. Kurduğu, folklor ekibi 2006 yılında Türkiye Birinci bile olmuş.

Şimdi de sahneye yöresel kıyafetleriyle , ellerinde kaşıklarla İşveren ve ekibi çıktı. Saz ustalarının müzikleri eşliğinde Taraklı yöresine ait mahalli oyunlarını oynadılar.

img_3912.jpg

İlk kez geldiğim Sakarya’da yeni dostlarla tanıştım, neşeli insanların içinde bol kahkahalı bir akşam geçirdim.

Üniversiteden çıkıp bizi otele götürecek araca bindiğimde yolda  şunu düşündüm:  Fahri Tuna, kültür, sanat, edebiyat faaliyetlerini planlamakla kalmıyor, yılların kendisine kazandırdığı, bilgi, deneyim ve tecrübesini organizasyonun her safhasında kullanıyor. Şehrin kültürüne, folkloruna, müziğine oldukça hâkim.

Sabah, şubeler buluşması için Şeyh Muslihiddin camisine gideceğiz. Sabah erken kalkmam gerek ama günün haberini de yazmadan uyumak istemiyorum

Saat 24.00 oldu.

Önce basın toplantısının haberini yaptım yayınlanması için Mustafa Ekici’ye gönderdim. Sonra da akşam ki “Yalaza” programında aldığım notları gözden geçirdim.

Günün yorgunluğundan olsa gerek çabuk uyudum.

Kahvaltıdan sonra bizi toplantının olacağı Büyük Kaynarca Köyündeki  camiye götürecek otobüsteyiz.

Yüzyıllarca önce yapılmış tarihi camide şubeler buluşması programı... Fahri Tuna’nın benzerlerinin dışında ilginç fikirlerinden biri daha diye düşündüm.

Cep telefonumdan geçtiğimiz yollar üzerindeki yerleşim yerlerinin adlarına bakarak notlar alıyorum. Dalmışım, bir anda Kaynarca levhasını gördüm.

Kaynarca Sakarya’ya bağlı bir ilçe.

Belediye binasının girişinde farklı bir karşılama merasimi bizi bekliyor.

c9004c62-bab7-41e2-901a-b1b716bc5f20.jpg

Kaynarca Belediye Başkanı Murat Kefli ve belediye çalışanları davul zurna, cümbüş ekibiyle karşıladılar bizi.

Makamında bizleri ağırlayan Kefli ilçenin tarihi hakkında bilgiler verdi. Yerel yönetimlerde sosyal belediyeciliğin önemli olduğunu, kendilerinin vatandaşa hizmet için büyük çaba sarf ettiklerini belirten Kefli sözlerini şöyle sürdürdü: Hayatta her şey dengeli olduğu sürece bir anlam kazanıyor. Siz yazarlar gönlümüze, kalbimize sesleniyorsunuz. Sizin gibi kültüre, bilime, ilime önem veren yazarlarımız olduğu sürece ülkemiz daha da zenginleşecektir.”

D. Mehmet Doğan ağabey de konukseverliği için başkana teşekkür etti.

c55db35a-5a6e-4675-be1a-6879983dfdc6-001.jpg

Çaylarımızı içip yola revan olduk.

Hedef; Büyük Kaynarca Köyü.

Yaklaşık 4-5 km yol gideceğiz.

Köy yolunda sağlı sollu bahçeler var.

Daha uzakta ormanlık alanın önünde tarlalar görünüyor, kimi ekilmiş kimi nadasa bırakılmış.

Şeyh Muslihiddin camii

Köye yaklaştığımızda tarihi eserin minaresi göründü.

Evlerin arasından geçip caminin olduğu meydanda otobüsten indiğimizde güler yüzüyle caminin genç imamı karşıladı bizleri.

Moloz taş duvar ile çevrelenmiş, geniş bir hazirenin içinde yer alan ahşap cami gerçekten muhteşem görünüyor.

img_4043.jpg

İmam, tarihi eserle ilgili bilgiler vermeye başladı:

“ Fatih Sultan Mehmet Han´ın mimarlarından Şeyh Müslihiddin adına yapılmış. Eski bir mezarlığın içinde, tamamen ahşap olan caminin iki kapısı var. Yapılış tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber çeşmesi üzerindeki kitabesinden 1236 Hicri yılında yapıldığı anlaşılıyor.”

Caminin hemen arkasında dere kenarında yeni bir cami yapılmış ve köylüler ibadet için o camiyi kullanıyormuş.

500 yıllık selvi ağacı

Camisinin bahçesindeki ağacın önce cinsini merak ettik, sonra da yılını. Oldukça yaşlı olduğu anlaşılan ağaç Selvi’ymiş. Yanımıza gelen o köyden yaşlı bir ağabeyin söylediğine göre yaşı 500 yıl olarak tahmin ediliyormuş.

Caminin içi de dışı kadar görülmeye değer doğrusu. Dört ahşap direk tarafından taşınan iki katlı eser düzgün, kalın ahşap kütüklerden yapılmış, oldukça sade ama yer yer çeşitli motiflerle süslenmiş.

Şubeler buluşmasının toplantısı başladı.

img_4018.jpg

Toplantıya katılanlar: TYB kurucu ve şeref Başkanı D. Mehmet Doğan, TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, TYB Yönetim Kurulu Üyeleri; Ali Kılcı, Hacı Mahmut Erdemir, Osman Kayaer, ebru sanatçısı Bekir Sıddık Soysal, Prof. Dr. Ahmet Çaylı Konya Şubesi  Başkan yardımcısı, Doç. Dr. Mahmut Kaya Şanlıurfa Şubesi Başkanı, Dr. Mustafa Baki Efe Bursa Şubesi Başkanı, Doç. Dr. Taner Namlı Elazığ Şubesi Başkan yardımcısı, Enver Çapar Kahramanmaraş Şubesi Başkanı, Halil İbrahim Özdemir Erzincan Şubesi Başkanı, Kamuran Tuna Trabzon Şubesi Başkanı, Mahmut Bıyıklı İstanbul Şubesi Başkanı, Prof. Dr. Nazım Elmas Giresun Şubesi Başkanı, Mahir Adıbeş  İzmir Şubesi  Başkan yardımcısı, Mehmet Hüsrevoğlu Kayseri Şubesi Başkanı, Mehmet Sait Uluçay Ankara Şubesi Başkanı, Muhammet Hanefi İspirli Erzurum Şubesi Başkanı, Mustafa Yıldız Gaziantep Şubesi Başkanı, Fahri Tuna Sakarya Şube Başkanı ve TYB İdare Müdürü Mustafa Ekici.

Caminin ruhuna ve tarihi geçmişine saygıyla birer rahle alıp önümüze büyük bir tevazu ile sıralandık, bağdaş kurduk halının üstüne.

Genel Başkan Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan’ın yönettiği programda önce TYB kurucu ve şeref Başkanı D. Mehmet Doğan konuştu.

TYB’nin kuruluşunun 45. Yılına ulaşmasında emeği geçen herkese teşekkür ederek konuşmasına başlayan Doğan, 2023 yılında yapılmasında yarar görülen faaliyetleri sıraladıktan sonra şube başkanlarına çeşitli tavsiyelerde bulundu ve sözlerini şöyle sürdürdü: Hiçbir zaman standarttın altınsa etkinlikler yapmayın.

TYB’nin hemen hemen tüm faaliyetleri belli bir kalite gözetilerek yapılıyor, zaten TYB bu yönüyle biliniyor, tanınıyor. Türkiye’de ilim edebiyatla ilişkisini kesti. Onun için de ilmi metinler okunamaz oldu, ilimle edebiyatın ilişkisini yeniden kurmamız lazım. Bu nasıl olacak? Bu şöyle olacak, şubelerimiz akademiden hocalarla daha yakın diyaloglar kurmalı, isteyenleri üye yapmalı, üniversitelerle ilişkileri sıklaştırın. Bu söylediklerim tüm şubelere tavsiyemdir.”

Genel Başkan Arıcan ise yaptığı konuşmada “Gençlerden kültüre, sanata, edebiyata meraklı olanlar var, onlara mutlaka alan açalım. Ayrıca tüm şubelerin sosyal medyayı daha aktif kullanmalarını ve her şubenin mutlaka bir web sayfasının olması gerekir.” diye konuştu

Şube başkanları gerçekleştirdikleri faaliyetlerin yanı sıra önümüzdeki dönemde ne tür etkinlikler yapacaklarına dair bilgi verdiler.

img_4075.jpg

Şubeler buluşmasında bir konuşma yapan Sakarya Şube Başkanı Fahri Tuna, “TYB kurucu ve şeref Başkanı D. Mehmet Doğan’ı, TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan’ı, genel merkez yönetim kurulu üyelerini, şube başkanlarını ve  şubeyi temsilen burada bulunan tüm misafirlerimizi kültür şehri Sakarya’da ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyduğumuzu ifade ediyorum. Toplantımızın, camiamıza ve ülkemize hayırlar getirmesini diliyorum.”

Cumhuriyetin kuruluşunun 100. Yılında gerçekleştirilmesi planlanan “Edebiyatın Yüzüncü Yılı” programlarının da ayrıntılı olarak gündeme geldiği şubeler buluşması oldukça verimli geçti.

Kaynarca Belediyesi tarafından ikram edilen öğle yemeğinde ise, tarhana çorbası, etli pilav ve “üre tatlısı” vardı.

Üre tatlısı

Masamızın üstünde duran cam kasenin içindeki yiyeceği görüntüsü itibariyle sütlaca benzettim. 

Tadınca anladım ki; sütlaç değil. Masada bulunan arkadaşların çoğu benim gibi yanılmış; bilen bir arkadaş açıkladı; Yöresel tadın adı “Üre tatlısı.

Kocaeli ve Sakarya yöresinde bayramlarda, düğünlerde ve özel misafirler geldiğinde yapıldığı söylenen, ana maddesi darı olan sütlü tatlı oldukça lezzetli ve hafifti.

Islama Köfte

Söz yemekten açılmışken şunu belirteyim; Sakarya’nın önemli yemeklerinden biri de Islama Köfte’ymiş.

İlk geldiğimiz günün akşamında menüsü genelde köfte olan lokantada Islama Köfte yedik. Fahri Tuna bu köfteyle ilgili şunları anlattı: “Yaklaşık 100 yıl önce Balkanlar'dan Sakarya’ya göç edenlerin bayat ekmekleri değerlendirmek düşüncesiyle kemik suyuna batırılan ekmekle yapılan ıslama köfte, Sakarya denilince akla gelen lezzetlerin başında yer alıyor.”

Tahinli kabak tatlısı

Yemekte konu döndü dolaştı mutfak kültürü bakımından da oldukça zengin olan Sakarya’nın yemekleri ve tatlılarına geldi.

Balkanlar ve Karadeniz Bölgesi başta olmak üzere ülkemizin dört bir yanından gelip buraya yerleşen vatandaşlarımız yemek kültürleri de beraberinde getirmişler.

Genelde kışın annemim yaptığı  kabak tatlısına hiç benzemiyor Sakarya’nın tahinli kabak tatlısı. Şehrin sembolü haline gelmiş kabak tatlısının farlı kılan şerbeti bol ve servis edilmeden önce üzerine tahin ilave edilmesi. Sakarya’da hemen her restoran kaymaklı, cevizli ve  tahinli kabak tatlısı menüsüne sahipmiş.

Şubeler toplantısı aynen planlandığı gibi zamanında bitti. Yemekten sonra toplu fotoğraf çekimi ile program son buldu.

Şimdi hep birlikte önce Acarlar Longozu’na daha sonra da Sakarya nehrinin Karadeniz’e döküldüğü noktaya Karasu’ya gideceğiz.

Acarlar Gölü Longoz Ormanı

Longoz nedir? Önce buna açıklık getirelim; Denize doğru akan derelerin getirdiği kumların, çakılların birikerek kıyıda set oluşturması ve suyun burada birikmesidir.  Bu tür oluşumlara “su basar ormanı da deniliyor.” Nedeni şu: Biriken su, arkasındaki ormanı kaplıyor ve ortaya sığ suyla örtülü bir orman oluşuyor.

Sakarya merkeze 60 km uzakta olan, Karasu ve Kaynarca ilçeleri arasında yer alan Acarlar Longozu oldukça sessiz sakin bir yer.

Hava ne sıcak ne de soğuk.

Hafta sonunu doğada dinlenmek isteyen çok sayıda Sakaryalı aile burayı tercih etmiş.

Şehrin önemli turizm merkezlerinden biri haline gelen Acarlar Gölü Longoz Ormanı içinde yürümek amacıyla uzun bir platform oluşturulmuş.

img_4362.jpg

Mevsim sonbahar...

Birinci derece doğal sit alanı olarak korunmaya alınmış  ormanda farklı türdeki ağaçların yaprakları sararmaya başlamış. Su, orman, kuş sesleri, sararmaya başlamış yapraklar... 

Hem platformda yürüyoruz hem de bu eşsiz manzara eşliğinde tek tek ve toplu fotoğraflar çektiriyoruz.

Yorgunluk çayı içip biraz dinlendik.

Zaman çabuk geçiyor, hava kararmadan Sakarya Nehrinin Karadeniz’e döküldüğü Karasu’ya gideceğiz.

Karasu; Sakarya’nın kıyı ilçelerinden biri.

Ülkemizin önemli nehirlerinden “Sakarya Nehri” bu ilçenin Yenimahalle mevkiinden Karadeniz’e karışıyor.

Otobüsümüz ilçenin ara sokaklarından geçerek bizi sahil yolunda indirdi.

Oldukça sessiz, sakin olan ilçedeki hemen hemen hepsi tek katlı, farklı renklere boyanmış evlerin yönü denize bakıyor.

Gördüğüm kararıyla çok sayıda çay ocağı ve  lokanta var.

Gün batmak üzere.

Deniz suyuna yansıyan güneş ışıkları güzel bir manzara oluşturuyor.

Hep beraber çay bahçesinde çınar ağacının altında oturup hem güneşin batışını seyrettik hem de çaylarımızı yudumladık.

Bir ara Fahri Tuna çantasından bir belge çıkardı.

img_4443.jpg

Üzerinde, şubeler buluşmasına katılanların imzalarının olduğu özenle hazırlanmış; üst satırda, “pirimiz, aksakalımız, Türk Dünyasının Kültür Bakanı D. Mehmet Doğan’a -75. Yaşında” yazılı belgede büyük harflerle “Minnetle...” kelimesi yer alıyor.

Tuna yaptığı konuşmada; “TYB’ni kuran, yıllarca genel başkanlığını üstlenen, aradan geçen 45 yılda hâlâ da bu davaya omuz veren değerli büyüğümüz, ağabeyimiz D. Mehmet Doğan için şube olarak hazırladığımız sizlerin de imzalarınızın olduğu bu belgeyi buyurun birlikte takdim edelim.” dedi.

Her zaman ki gibi Mehmet abi takdir kelimelerinin yan yana sıralandığı belgeyi büyük bir mahcubiyetle aldı ve teşekkür etti.

Hemen önümüzdeki nehirde Karadeniz insanın vazgeçilmezi olan balıkçı tekneleri duruyor. Av sezonu açıldığında özellikle kıyı balıkçıları oltalarla şanslarını deniyorlarmış.

Fahri Tuna’nın verdiği bilgiye göre; Karasu nüfusunun büyük bölümünü Balkanlar ve Kafkasya’dan  göç yoluyla gelen vatandaşlarımız oluşturuyormuş. Ayrıca, Karadeniz Bölgesinden özellikle Trabzon’dan  gelenlerin sayısı da fazlaymış.

Akşam olmak üzere, hava karardı.

Otobüse binip, Sakarya’ya doğru yola çıktık.

Şehir merkezinde orman havası

Yaklaşık bir saatlik yolculuktan sonra akşam yemeği için şehrin merkezindeki Ormanpark’a geldik.

Park oldukça büyük bir alana kuruluş, temiz ve bakımlı. Cinsini bilmediğim yüksek ağaçlar ve yerdeki bitki örtüleriyle sanki şehrin merkezine orman kurulmuş gibi hissettiriyor.

İki katlı lokanta ise ahşaptan  ve farklı, güzel bir mimaride yapılmış.

Menü; Çorba, köfte ve kabak tatlısı.

img_4467.jpg

Yemek uzun sürdü; çeşitli vesilelerle zaman zaman bir araya gelen şube başkanları birbirlerini tanıyorlar, eserlerini okuyorlar ve Türkiye Yazarlar Birliği paydasında görüş alış verişinde de bulunuyorlar.

Sohbet uzadı, vakit epey ilerledi.

Otele döndüğümüzde saat: 23.30 olmuştu.

Yarın öğleden sonra Ankara’ya dönüyoruz ama öğleye kadar şehir gezisi var. Gezi 09.00 da başlayacak.

Günün yorgunluğundan olsa gerek çabuk uyudum.

Sabah cep telefonumun alarmı çalmadan 07.00 de uyandım.

Bugün; 6 Kasım 2022, Pazar

Pencereden baktım;  Cadde ve sokaklar sessiz ve sakin.

Hava biraz serin ama soğuk değil.

Otelden çıkıp dolaştım biraz, Sakarya’nın caddeleri oldukça bakımlı, temiz ve tertipli.

Fahri Tuna şehirde kaldığımız üç günü sabahtan akşama öylesine planlamış ki; ziyaret edilecek yerler, güzergâhlar, kurumlar ve kişiler belli.

Sakarya şehitliği

 Kahvaltıdan sonra önce Serdivan ilçesindeki şehitliğe gidiyoruz.

img_4505.jpg

Oldukça yüksek bir tepenin eteğine yapılmış şehitlikte eski yıllardaki şehitlerimizin yanı sıra son yollardaki şehitlerimizin de naaşları buraya defnedilmiş.

Şehitlerimiz için hep birlikte dua okuduk. Ruhları şâd, mekanları cennet, makamları âli olsun inşallah.

Justinianus Köprüsü

Şehitlikten ayrılıp Akyazı ilçesinde kurulu Seracılık Mükemmeliyet Merkezi'ne doğru otobüsle giderken tam Sakarya’yı çıkmak üzereydik ki; Fahri Tuna aracı durdurdu.

img_4508.jpg

“Solunuza bakın” dediğinde köprüyü gördük. Ve Tuna anlatmaya başladı:

“Zamanımız olmadığından Çark Deresi üstündeki köprüyü daha yakından gösteremiyoruz. Halk arasında beş köprü olarak anılan eser, Bizans İmparatoru Justinianus tarafından Konstaninopolis ve doğu vilayetleri arasındaki ulaşımı sağlamak amacıyla MS 558-560 yılları arasında inşa edilmiş. 1995 yılında onarılan köprü, trafiğe kapatıldı.”

Topraksız tarımla 8 çeşit domates üretiliyor

img_4520.jpg

Şimdi de, Akyazı ilçesinde kurulu, çok uzaklardan görülebilen seraya geldik. Tam ismi; Seracılık Mükemmeliyet Merkezi.

Genç, oldukça heyecanlı, yaptığı işi sevdiği anlaşılan ziraat yüksek mühendisi sera hakkında bilgiler verdi:

*Proje Sakarya Büyükşehir Belediyesince hayata geçirilmiş.

*Sera 25 dönüm alanda faaliyet gösteriyor.

*Domatesler, topraksız tarım ve jeotermal ısıtma tekniğiyle kırmızı, sarı, kahverengi  başta olmak üzere  farklı renklerde 8 çeşit domates üretiliyor.

* Kaplıcalarıyla bilinen Kuzuluk bölgesinde yer altı kaynaklarının bolca bulunması topraksız tarıma imkân sağlıyor.

img_4541.jpg

* Üretim kapsamı ve kurulum tekniği bakımından Türkiye'de ilk proje.

*Ürünler ihraç ediliyor iç piyasaya da gönderiliyor.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Mustafa Ak’la birlikte tesisi gezdik. Sera gerçekten teknoloji harikası. Dönüşte bizlere  plastik kap içinde domates örneklerinden de hediye ettiler.

Bugün 16.15 treni ile Ankara’ya döneceğiz.

Zaman çabuk geçiyor.

Saat: 11.30

Şehir merkezine doğru yol alıyoruz.

“Bir güzel abi; Hakkı Yıldırım”

Fahri başkanın sürprizleri bitmiyor...

Sakarya’ya girdiğimizde, otobüs cadde ve sokakları bir bir geçerken, “Bir güzel abimizi ziyaret edeceğiz” dedi.

Araç, bahçeli iki katlı bir evin önünde durdu.

Fahri bey önde, biz arkasından bahçe kapısından girdiğimizde, bizleri karşılayan abiye “işte, Türkiye’nin yazarlarını misafir getirdim sana” dedi.

Evin girişinde balkondaki sedirlere sırasıyla oturduk.

Önce tanıştık.

Ev sahibi; Fahri beyin liseden arkadaşı, Hakkı Yıldırım.

70 yaşlarında görünen, orta boylu, zaman zaman Karadeniz şivesi ile konuşan Hakkı ağabey; güler yüzlü, şakacı, misafirperver, yardımsever ve samimi.

Hoş sohbete, Sakarya eski Milletvekili  Recep Yıldırım da katıldı.

Fahri Tuna ve Hakkı Yıldırım...50 yıllık iki dost...Birbirleri ile ilgili öyle hikayeler, öyle anekdotlar anlatıyorlar ki her biri hem güldürdü hem düşündürdü.

Evlenecek oğluna daha gelin adayı bulmadan düğün salonu tutan, iki katlı binasına üçüncü kat için niyetlenen ama duvarlardan önce balkonunu yapan Hakkı Yıldırım çok pratik bir zekaya sahip. İçinde bulunduğu her olaya akılcı yorumlar getiriyor.

Bu arada Hakkı beyin eşi fırından yeni çıkmış börek ikram etti.

Zamanımız yok ama yine de birer tane alarak ikramı geri çevirmedik.

Bu ziyarette Anadolu insanının alçakgönüllüğünü, diğerkâmlığını ve samimiyetini gördük.

Müsaade isteyip kalkarken D. Mehmet Doğan ağabey hepimizin adına Hakkı Yıldırım kısa bir teşekkür konuşması yaptı.

Sonra da TYB genel merkez yönetim kurulu üyelerimize ve şube başkanlarımıza dönerek şunları söyledi:

“Zaman zaman devlet erkanını, yerel yöneticileri ziyaret ediyoruz. Ziyaretin makbul olanlarından biri de şehirlerde, ilçelerde, köylerde işte böyle güzel insanların misafiri olmaktır. Onların, bilgi, tecrübe, deneyimlerinden yararlanmak gerekir.”

Hakkı ağabeyin talebi ile bahçesinin önünde toplu bir fotoğraf çekimi yapıldı. Sonrada vedalaştık bu gönül insanı ile.

img_4558.jpg

Sakarya’da dolu dolu üç gün geçirdik. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum.

Fahri Tuna için de şu notu düşmem gerek; Şehrin kültürünü, sanatını özümsemiş.

Balkanlarda olduğu gibi Sakarya’da da yerel yöneticilerden bürokratlara, sinemacılardan edebiyatçılara, esnaflardan akademisyenlere kadar geniş bir yelpazede iyi ilişkiler kurmuş.

Takdir ettiğim yönlerinden biri de; gerçekleştirileceği faaliyeti tarih, saat, yer olarak önceden belirlemesi ve programa da sadık kalması.

Şimdi Ankara’ya dönme zamanı.

Misafirperverlikleri için TYB Sakarya Şube Başkanı Fahri Tuna’ya ve yönetim kurulundaki arkadaşlarına teşekkür ediyorum.

                                                                                           Fotoğraflar: Mustafa Ekici

 

 

 

 

Bu yazı toplam 548 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim