• İstanbul 16 °C
  • Ankara 14 °C
  • İzmir 17 °C
  • Konya 11 °C
  • Sakarya 15 °C
  • Şanlıurfa 18 °C
  • Trabzon 19 °C
  • Gaziantep 12 °C
  • Bolu 10 °C
  • Bursa 16 °C

Salgın sürecinde eğitim ve geleceği!

Salgın sürecinde eğitim ve geleceği!
Salgın/pandemi süreci insanlık ailesi için yeni bir deneyim ve yeni bir süreç sunuyor. Bu süreçten dersler çıkarmamız gerekiyor.

Bu derslerden ilki, eğitim ve iş hayatını yeni şartlar ışığında yeniden düzenleme gereğidir.  Kucağımızda bulduğumuz soru su: Virüs ortamında iş hayatını nasıl düzenlemeli ve eğitimi nasıl yönetmeli? İslam dünyası esasında 100 yıldır eğitimde Beni İsrail’in Tih’de çıkış yolu bulamadan yürüyüşü gibi patinaj yapıyor.  Bir adım ileri iki adım geri politikası izliyor.  Sadece Türkiye değil komşu ülkeler de eğitimde pusulasını bulabilmiş değil. Eğitim hayatı yaz-boz tahtasına dönmüş durumda.   Eğitim yürüyen bir süreçtir ve kıvamını yakalamak her dem mümkün değildir. Bir de sürecin takipçisi olmazsanız iyice çuvallarsınız.  Eğitim ve öğretim bir bütündür.  Japonya gibi ülkeler bu ikisini bir arada götürüyorlar.  Öğretime yer verdikleri kadar eğitime de ağırlık veriyorlar.  Eğitim bilgiyle alakalı değil davranış ve ahlakla alakalıdır. Dolayısıyla eğitim bir ortam meselesidir.  Şerif Mardin bunu çok farklı bir ifade ile tartışmaya açmıştı. Sokak baskısı demişti.  Geçmişten gelen ananelerin yaşatılması arzusuna  ‘sokak baskısı’ nitelendirmesinde bulunmuştu.   Elbette yanlış idrak veya algıların telkin ve zerk edilmesinde sokak baskısını veya sosyolojik baskıyı müspet kabul etmek zordur. Sokak baskısı meselesinde üç tarz karşımıza çıkmaktadır.  Pozitif sokak baskısı ahlak ve faziletle ilgili değerlerin yerleşmesi ve kökleşmesi için toplumun seferber ve müteyakkız olması  demektir. Negatif sokak baskısı ise yanlış algılar üzerine toplumu üstten şekillendirme çaba ve gayretidir. Bir de toplumun etliye sütlüye karışmaması hali vardır ki, buna da nötr davranış modeli diyebiliriz.   Dinimizde emri bil maruf ve nehyi ani’l münker yani iyiliği telkin etmek kötülükten sakındırmak toplumun bir görevidir. Kolektif bir görevdir. Hiçbir zaman hafife alınamaz.  Böylece kötülüğün yayılması belirli sınırlarda durdurulur, önlenir. Menderes dönemi milli eğitim bakanlarından Tevfik İleri’nin dediği gibi toplumda kötülük ve suç oranı yüzde 5’i aştığında yol olur ve önü alınması kabil olmaz.  Bu itibarla toplumun selameti açısından kötülüğü en dar sınırlarında tutmamız gerekiyor. Burada emri bi’l maruf yapılırken gözetilmesi gereken husus kaş yapayım derken göz çıkarmaktan sakınmaktır.  İyiliği emreden ve kötülükten sakındıranlar hem usul hem de esas yönünden ehil halde olurlarsa meseleyi yanlış bir mecraya dökmekten korunmuş olurlar.

Devamı: https://www.maarifinsesi.com/2021/09/02/salgin-surecinde-egitim-ve-gelecegi/

Bu haber toplam 199 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Yavuz Bülent Bakiler, son yolculuğuna uğurlandı30 Eylül 2025 Salı 08:37
  • Güz Sonatı29 Eylül 2025 Pazartesi 13:14
  • Fatma Gülşen Koçak Hz Hatice’yi Anlattı23 Eylül 2025 Salı 11:20
  • Bursa: Şiir Şehir17 Eylül 2025 Çarşamba 12:09
  • Selim Cerrah Cihannüma Genel Başkanı oldu16 Eylül 2025 Salı 13:43
  • Genç Birikim dergisinin Eylül 2025 (279'uncu) sayısı çıktı.15 Eylül 2025 Pazartesi 11:47
  • Kaybettiğimiz Meçhul; Kendimiz11 Eylül 2025 Perşembe 14:21
  • Yaşayan Dil-Yaşatan Dil11 Eylül 2025 Perşembe 12:08
  • Modern Dünya İnsanın Hikayesi: Yokuşa Akan Sular10 Eylül 2025 Çarşamba 13:39
  • Şiir Ezber mi Bozacak Rahatsız mı Edecek?08 Eylül 2025 Pazartesi 10:43
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim