En kötüsü ise Ankara’nın Tahran’da umduğunu bulamamasıdır. İranlılar Türkiye ve diğer Müslüman ülkeler ile birlikte hareket etmekten ziyade kendi gizli gündemleriyle ve yalnız hareket ettiler. Nükleer bombaya ulaşabilmek için hem Türkiye’ye, hem de dünyaya yalanlar söylediler. PKK onların da başında bela olmasına rağmen, bu konuda Türkiye ile bir işbirliğine gitmediler. ABD-Türkiye ilişkileri 2003-2007 arasında berbat olmasına rağmen Türkiye’yi ‘Batı’nın ajanı’ ve en büyük rakip olarak görmeye devam ettiler. Bu dönemde Tahran büyük Türk firmalarını İran’a sokmamak için elinden gelen gayreti gösterdi. Türkiye İran için ölümcül riskler aldı, İran’ın nükleer programını bile savundu, BM Güvenlik Konseyi’nde Brezilya ile birlikte tek başına İran’ı destekledi, ama İran hep aynı kaldı. Dolayısıyla bugün İran’la yaşadıklarımızı Türkiye’nin ABD’ye yakınlaşmasına bağlamak imkânsızdır. İran hâlâ eski İran’dır.
Suriye’de işler belki iyi gitti ama Suriyelilerin ekonomideki yetersizlikleri ve içinde bulundukları kültür ilişkilerin gelişmesini engelledi. Türkiye-Suriye ticari ilişkileri en iyi döneminde dahi Türkiye-İsrail ticari ilişkilerini geçemedi. Ayrıca Suriye’yi perde arkasından etkileyen Rusya ve İran da ilişkilerin somut alana inmesini yavaşlattı. Ve bugün hem Suriye, hem de İran PKK’yı destekliyor.
Zamanında Cumhurbaşkanı Gül uyarmıştı, “gelin kendi bahçemizi düzene koyalım, yoksa birileri gelir bahçemize karışır” diye. Ve o gün yeniden geldi. Arap Baharı tüm bölgeyi hallaç pamuğu gibi savurdu. Sırada Suriye ve İran var. Türkiye, tıpkı Suudi Arabistan gibi, Suriye’de tarafını belirledi: ABD’nin yanı. Fakat bu noktada kritik soru şudur: Suriye’de ABD’nin yanı bizim yanımız mıdır? İşte orada ciddi tereddütlerim var. Normal şartlarda savaş arkadaşları kardeş gibi olurlar. Biri için tehdit, öbürü için de tehdittir. Ne var ki bu kardeşliği PKK terörü ile mücadelede görmek olanaksız. PKK’ya karşı İran ile ABD arasındaki fark çok az.
Elbette bir de İsrail etkeni var. İsrail Mavi Marmara’dan sonra Türkiye’yi bir kaşık suda boğabilir. Ama onlar için en temizi Türkiye’nin Suriye ile savaşa girmesiydi. Biliyorsunuz bunu bir yıl önce, hatta çok daha önce yazmıştım. İsrail için bundan daha ballısı ise Türkiye’nin İran ile savaşa girmesi.
Anlayacağınız Türkiye’nin yalnızlığı sürüyor. Ne yaparsa yapsın, dış ilişkilerinde gerçek dostlar bulamıyor. Belki de asıl sorun burada, dostlar aramakta...
27.08.2012 Star






























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.