Türkiye'yi mezhepçi çatışmalara çekme girişimleri yeni de değil. Bir süredir Sünni aydınları Alevi düşmanı göstermeye çalışan bilinçli kışkırtmalara şahit oluyoruz. Aynı şekilde Hükümeti tıpkı Suudi Arabistan gibi Sünni mezhepçi gösterme çabaları da yoğunlaştı. Bu çabaların görünür nedeni Türkiye'yi Arap Baharı'nda geri plana çekebilmek ve Suriye'de etkisizleştirmek. Bunu isteyen Şii mezhepçilerin hesaplarını tahmin etmek çok zor değil. Ancak bir de Şii ve Sünnilerin mezhepçilik üzerinden çarpışmasını isteyen, Türkiye'de ise Türk-Kürt etnik gerilimine Sünni-Alevi kutuplaşmasını ekleyerek Türkleri zayıflatmada fayda uman aklı da eklemek gerekiyor. Bu ikinci grupta yer alanların bırakın Şiici olmayı, Müslüman olduklarını dahi sanmıyorum.
Türkiye mezhepçi mi?
Son dönemde ısrarla Türkiye'nin Sünnici bir dış politika izlediği tezi işleniyor. Acaba Türkiye son 10 yıldır Sünnici bir dış politika mı izliyor? Bırakınız son 10 yılı, ben Osmanlı döneminde dahi Türklerin İran'ınki gibi mezhepçi bir dış politika izlediklerini düşünmüyorum. Bugün Türkiye Esad'a Alevi olduğu için değil, katliam yaptığı için ve PKK'ya destek verdiği için karşıdır. Aynı şekilde geçmişte de Türkler Saddam Hüseyin'e Sünni olmasına rağmen Esad'dan bir farkı olmaması nedeniyle karşıydılar.
Türkiye Kaddafi'ye mezhebinden dolayı mı karşı çıktı? Veya Türkiye Mısır'da Hüsnü Mübarek'in gitmesini mezhebinden dolayı mı istedi?
Türkiye bu bölgede kendisini mezhepçilikten ve dincilikten kurtarmış belki de tek ülke. İran, İsrail ve Suudi Arabistan gibi ne dinci, ne de mezhepçi bir dış politika izliyor. Belki de bu nedenle sürekli olarak dincilik ve mezhepçilik girdabına çekilmek isteniyor.
06.09.2012 Star































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.