Kırım’ın 2 milyonluk nüfusunun yüzde 58’i Rus. Yüzde 24’ü Ukraynalı, yüzde 12’si ise Tatarlardan oluşuyor. 93 harbi ve 1944 sürgününden sonra çoğunluk olan Tatar nüfus Kırım’dan temizlenmişti. Tatarlar ancak yıllar sonra ülkeye azınlık olarak geri dönebildiler.
Tatarlar geçmiş tecrübelerin de etkisiyle Rusya’nın tekrar Kırım’a dönme ihtimalinden büyük endişe duyuyorlar.
Tarihi birliktelik ve kültürel yakınlıktan dolayı Tatarların hamisi konumunda olması gereken Türkiye ise şu an bir devlet kriziyle boğuşuyor. Bu şartlarda Kırım’ı öncelikli gündem maddesi haline getirmesi zor.
93 harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra 1 milyon’dan fazla Tatar kitleler halinde Osmanlı topraklarına göç etmişti. Osmanlı Devleti Balkanları kaybettiği ve artık varlık savaşı verdiği o zor dönemde bile topraklarına sığınan Tatarlar’a sahip çıkmış ve onlarla yakından ilgilenmişti.
Osmanlı’nın mirasını devralan Türkiye özellikle Ahmet Davutoğlu’nun dışişleri bakanı olmasıyla beraber Kırım’a ayrı bir özen gösterdi. Buna herkes şahit. Ancak Kırım Tatarları’nın şimdi Türkiye’ye her zamankinden daha çok ihtiyacı var.
Böylesi bir krizde Türkiye’nin Kırım’a yönünü çevirmesi zor olsa bile imkansız değil.
Türkiye’de kimilerine göre 2 milyon, kimilerine göre ise 5 milyon kadar Kırım kökenli kişi yaşıyor ve bu insanlar Kırım’daki gelişmeleri kaygıyla izliyorlar. Türkiye Kırım Tatarları Genel Merkezi de konuyla ilgili bir bildiri yayınladı. Bir bölümünü dikkatlerinize sunuyorum:
“Türkiye ve dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan Kırım Tatarları, Ukrayna’nın başkenti Kiev ve çeşitli şehirlerinde yaşanan olayları dikkat ve soğukkanlılıkla izlemişlerdir. Ukrayna’nın iç barışının, anayasal düzeninin sağlanması, insan haklarına saygılı, demokratik ve müreffeh bir ülke olarak dünyanın gelişmiş ülkelerinin arasında yer alması Diaspora’da yaşayan tüm Kırım Tatarlarının yürekten arzusudur. Bu gaye ile Ukrayna’daki insan hayatına saygılı, hukuk ve demokrasi içindeki her hareket Kırım’da yaşayan Kırım Tatarlarında olduğu gibi Diaspora’da yaşayan Kırım Tatarlarında da sonsuz destek bulmaktadır.
Ne var ki, Kırım’da yaşayan Kırım Tatarlarının 18 Mayıs 1944 Sürgünü öncesi haklarının iadesi, Kırım’a dönen vatandaşlarımızın sosyal, kültürel, insani, siyasi ve demokratik haklarının tanınması, millî ve tarihî mirasımızın yeniden yaşatılmasının önündeki en büyük engel olan Kırım Özerk Cumhuriyeti Parlamentosu Başkanı ve bir grup parlamenterinin son günlerde Kırım yarımadasının Ukrayna’dan bağımsızlık ilan etmesi ve Kırım’ın statüsünün Rusya Federasyonu tarafından garanti alınması yönündeki beyanatları, yaşanmakta olan süreci sabır ve soğukkanlılıkla izleyen Kırım Tatar diasporasını büyük bir endişeye sevketmiştir.
Gelinen bu noktada, 1917 Kırım Ahali Cumhuriyeti Başbakanı Antlı Şehidimiz Noman Çelebicihan’ın şehit edilişinin yıldönümü arefesinde vatanımız Kırım’dan tarihin o karanlık günlerini hatırlatan haberlere benzer bilgiler gelmesi bu endişemizi an be an arttırmaktadır.
Bu itibarla, Kırım’da evrensel insan hakları ve uluslararası toplumun tanıdığı haklar dışında başka bir isteği dile getirmeden, tek istekleri tarihî vatanları Kırım’da barış, istikrar ve huzur içinde yaşamak olan Kırım Tatarlarının, Kırım Özerk Cumhuriyeti Parlamentosu yetkililerince yapılan akıl dışı beyanatlar doğrultusunda yaşanabilecek gelişmelerden zarar görmeleri Kırım Tatar Diasporasınca asla kabul edilemez.”
27.02.2014 Milat Gazetesi































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.