Bu arada dinî literatürün kavramları birleştirmek yerine ayrıştırmak, ötekileştirmek üzere kullanılmaktadır; Karun, Bel’am, Sâmiri, Kerbela gibi..
Her biri mü’min şuurunda hak karşıtı ve zulmün en karanlık dehlizlerini ifade eden bu tarz kavramlar üzerinden “Dershaneleri Müdafaa Cihadı” başlatılmakta, dünyevî alana dair talepler din dili vasıtasıyla muhatabını din dışına itmektedir.
Bu zeminde “dershaneler” kutsallaştırılarak “Kutsalıma dokunma!” deniyor. Özünde modern seküler bilimsel verileri öğreten dershaneler başlatılan kavgayı müdafaa adına kutsallaştırılıyor. Bunlar yapılırken bağlamının dışında tavzif edilen dinî literatürün muhtevası da boşaltılıyor.
Cemaatin kimi kanaat önderleri Kerbela üzerinden mesajlar vermekle kimi kimin yerine koymaktalar? Kim Hüseyin, kim Yezid meselâ. Din dili üzerinden Müslümanlar arasında körüklenen bu çatışma son derece tehlikelidir.
Cumhuriyet Türkiyesinde siyasette din dilini, bu dilin metaforik çağrışımlarını kullanarak muhalifine mesajlar göndermek yeni bir evreye girdiğimizi gösterir. İnsanlar buna da alışacaklar. Ama dikkat, bu çok tehlikelidir...
Ben buna Pakistan’da dinî cemaatlerin, İslâmî partilerin birbirleriyle mücadelesinde şahitlik etmiştim.
Yazının devamı için:http://www.habervaktim.com/yazar/62593/din-dili-uzerinden-muhalefet.html































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.