Elbette felsefeye pek de tanışık olmayanlar hemen düşerdi tuzağa. Nihayetinde Sokrates hiç kitap yazmamıştı. Bilerek ve isteyerek hikmetin yazıya geçirilmesine karşı çıkıyordu. Allah’tan talebesi Eflatun onun düşüncelerini yazıya geçirdi ve eserlerinde Sokrates’i konuşturdu da fikirlerine tanış olabildik.
Sokrates mutlak manada bir ilke insanıydı. Doğru bildiği ilkelerinden canı pahasına vazgeçmedi malum. Bu bir bahs-i diger elbette. Burada dikkat çekmek istediğimiz nokta Sokrates’in bilgi ve hikmete ulaşmak bahsindeki tutumu. Bilgi yazıya geçirildiğinde, kitapların kapakları arasına toplandığında “herkes” için kolayca ulaşılabilir olacaktır. Sokrates gibi düşünen eskilerin kaygısı budur. Oysa bilgiye erişmek ve hikmete ulaşabilmek için çaba gerektir, cehd etmelidir insan. Zahmetli bir süreçtir ve bir bilgenin rehberliğinde yürütülmelidir. Ancak böylece kıymeti bilinebilir bilginin. Sokrates gibi düşünen eskiler “bilgi çağı” denilen günümüz dünyasını, İnterneti ve hele ki bilgiç google’ı görselerdi ne düşünürlerdi acaba?
Devamı: https://www.maarifinsesi.com/2021/10/12/sokratesin-kitabini-okumak/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.