• İstanbul 17 °C
  • Ankara 22 °C

Suyun Anlamına ve Yolculuğuna Dair

Suyun Anlamına ve Yolculuğuna Dair
"Ben sadece bütün insanlardan ve sizden suyun ne söylediğini dinlemenizi ve özümsemenizi istiyorum." (Emoto, 2015, s. 140)

"Her şeyi zapt eden Yaradan bir tek suyu serbest bırakmıştır, çünkü o daima bir yolunu bulur, buldurur."

Ne Yak Dedi, Ne De Yan!

Su varlığın kaynağı, yeryüzünü ayakta tutan temel unsur, insanlığın onsuz yapamadığı bir ihtiyaç, bu dünya için büyük bir nimet… Su bir serüvendir milyarlarca yıl öncesinden başlayan, suyun bir serüveni vardır, bu serüven insanlık tarihi boyunca üzerinde durulan, üzerinde çokça düşünülen bir serüvendir. İnsanlık belki de suya bu derece bağımlı olduğu için su üzerinde durmuştur. Ve su her daim merak uyandıran bir unsur olarak insanlığın ilgisi dâhilindedir. Burçak Yüce de bu merakı "Su"yun Yolculuğu adlı irdeleyerek, suyun neye tekâbül ettiğini, zahiri ve batınî yanlarını irdeleyerek okura sunmaktadır.. Su, akar yolunu nasıl bulur? Tasavvufta su, marifet kapısının anahtarı mıdır? Bambaşka özelliğe sahip iki taneciğin uslanması. Nasıl mı? "Ne yak..." Ne de yan!" "Ak!" Emrine itaat ederek: "Gönülden gönüle arındır, ferahlat, rahatlat, yardım et senin gibi yolu bulsun beni arayanlar. Bana aksınlar, cennet bahçelerindeki berrak nehirlere karışsınlar..." (Yüce, 2021, s. 11)

Arka kapak yazısında Kemal Sayar, Tasavvufta su nasıl okunmalıdır? sorusuna; bilim ve tasavvufu harmanlayarak insanın tekâmül yolculuğunu bir su damlasının döngüsü üzerinden anlatmaktadır. Küçük bir hidrojen taneciğinin başka hidrojenlerle de birleşerek ve oksijen ile bir araya gelerek oluşan suyun, yaradılışından bize hangi yollardan ve nasıl bir serüvenden geçtiği üzerinde durur eser. Burçak Yüce, Su'dan bahsederken aslında insan ruhuna çağrışım yapmaktadır. Her birimizin içinde yakmak ve yanmak eylemlerinin etkilerinin gerçekleştiği yaşam, ancak ruhumuzun sonunda bir 'su' gibi temiz ve ferah olarak huzur bulabileceğini anlatma gayretidir. Su çünkü temizleyendir, su temizliğin simgesidir.

Eserde ilk kez karşılaştığım bir şey var; yazar, editör ve yayınevi iş birliği içerisinde ilk kez bir yöntem denenmiş. Bu yöntem şöyle; önemli görülen cümlelerin altı çizilmiş. Bugüne dek okuduğum hiçbir kitaba bir tırnak işareti veya bir çizik atmaya kıyamadım. Defterime not alarak çalıştım. İlk altı çizili cümleyle karşılaşınca parmağımı üzerinde gezindirme ihtiyacıma yenildim. Ve kim, benim kitabımı okuyup üstelik bir de cümlenin altını çizmiş olabilir ki diye düşündüm. Benim için vurgulanan bütün cümleleri daha da dikkatli okumaya çalıştım. Çünkü sayfayı çevirir çevirmez diğer cümlelere odaklanamıyordum. Önce çizili cümleyi okuyup sayfaya öyle başlıyordum. Altı çizili cümleler hakkında şöyle bir eleştiri getirmek istiyorum. Otuz yıldır hemen hemen her gün okuyan bir okur olarak; bu tarz seçilmiş cümleler; olumlu anlamda eserin odak noktasının daha iyi anlaşılmasını sağlamaktadır. Olumsuz yanı ise okurların okuma biçimlerini kesintiye uğratmaktadır. Çünkü altı çizili cümleler "ilkin beni okumalısın" anlamına gelmektedir. Bir yandan da yazarın bu cümleleri benim için çizdiği gerçekliğine kapıldım. Bu kolaylığı için yazarımıza detaya önem veren bir okur olarak çok teşekkür ediyorum.

Devamı: https://www.kitaphaber.com.tr/suyun-anlamina-ve-yolculuguna-dair-k5129.html

Bu haber toplam 431 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim