İKTİDAR hayli sıkıntılı, Başbakan’ın artık tebessüm görülmeyen yüzündeki gerginlikten de belli bu.
Bakanlar da özel sohbetlerde sıkıntı, hatta endişe ifade ediyorlar. Seçim endişesi değil; seçimleri şu veya bu oranla kazanacaklarından eminler. Endişeli olmalarının sebebi, iktidar gücünün toplumdaki gerilimleri çözmeye yetmediğini, hatta devlet gücünü fazla kullanmanın gerilimleri büsbütün arttırdığını tecrübeyle görmüş olmaları.
Daha fazla baskı sükûnet getirmiyor, aksine daha fazla tepki getiriyor, gerilim büsbütün artıyor. Bugün Türkiye, beş yıl, iki yıl öncesine göre daha gergin ve “yönetilmesi” daha zorlaşmış bir ülkedir.
Buraya gelineceği belliydi üstelik!
OTORİTERLEŞME NE DEMEK?
Türkiye 12 Haziran 2011’de genel seçimlere giderken, AK Parti’nin ezici bir seçim zaferi kazanacağı, sandıktan “daha güçlü” çıkacağı belliydi. Benim endişem bu gücü nasıl kullanacağıydı, liberal demokrasilerde olması gerektiği gibi ölçülü ve sınırlı mı? Yoksa gittikçe otoriterleşerek mi?
2011 seçimlerinden dört gün önce şöyle yazmıştım:
“Martin Lipset ve Giovanni Sartori gibi siyaset bilimciler, iktidar süresi uzadıkça iktidar sahiplerinin ellerindeki kamu gücünü otoriter şekilde kullanma eğiliminin arttığını yazarlar, işte ‘otoriterleşme’ budur.
Yazının devamı için: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25789240.asp































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.