Büyükelçiliklere ve sivillere karşı şiddet, koşulsuz olarak kınanmalı. Aynı zamanda bu tip olayların neden çıktığını anlamaya çalışmalıyız. Video yüzünden kendilerini aşağılanmış ve küçümsenmiş hisseden Müslümanlar’ın büyük ölçüde paylaştığı, samimi bir küçük düşme hissinin üstünde ve ötesinde, Müslüman çoğunluğa sahip toplumlarda daha derin ve kaçınılmaz meseleler mevcut. Son beş yıl içinde kendi ülkelerinin geleceğinde belirleyici bir rol oynamaya çalışan Selefi veya Vahabi gruplar; daha görünür, aktif ve politize hale geldiler. Bu tip örgütler 1990’larda Sovyetler Birliği’ne karşı ilk Mücahitler’i desteklemişlerdi. Şimdi ise Afgan modeli kendini; Mısır, Tunus ve Libya’da, Kuzey Mali’de ve hatta Asya’da bile tekrarlıyor olabilir. Mali’de olduğu gibi, bir azınlık daha radikal gruplara yönelirken, Tunus ve Mısır’da çoğunluk, duygulara hitap eden bir tür dini popülizmi destekleyen, Batı’yı ve hepsinin üstünde ABD’yi şeytanlaştıran ve aktif olarak demokratik süreci baltalayan ana akım siyasete sızmaya çalıştı.
***
Selefiler, şiddet patlak vermeden önce protesto çağrısını ilk yapanlardı. Aynı örnek Lübnan’da da görülebilir: Hizbullah’tan Şeyh Hasan Nasrullah takipçilerini sokaklara döktü, Şiiler’in de en az Sünniler kadar Peygambere bağlı olduklarını göstererek Sünni-Şii ayrılığının üstesinden gelmeye çalıştı ve pan-İslamik haysiyeti savunurken aynı zamanda ABD’ye karşı muhalefetin liderliğini ele geçirmeye kalkıştı.
Şahit olduğumuz şey, Ortadoğu’nun geleceğinde kalıcı bir etkisi olacak, güç ve dini otorite mücadeleleridir. Literalist, devrimci veya Sufi, Sünniler arasında, Sünniler ve Şiiler arasında, tek bir kıvılcımla büyük bir yangına dönüşebilecek derin bölünmeler var.
Kalabalığı harekete geçirmek, öfkesini beslemek ve yönlendirmek için yeni bir tür popülizm kullanılıyor. Şiddeti asla savunmadan şunu farketmeliyiz ki yaşamları politik ve sosyal hayal kırıklıkları ile dolu olan Küresel Güney halkları, safi duygular tarafından kolayca sürüklenebilirler. Yoksulluk, işsizlik, yolsuzluk ve şiddet onların her günkü yazgıları; buna dinleri aracılığıyla direniyorlar. Ve şimdi, Batı’nın onlara ayrıcalıklı görünen vatandaşları, inançları ile alay ediyor, bir sevgi ve saygınlık nesnesi olan Peygamber’in şahsıyla dalga geçiyorlar.
27.09.2012 Star































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.