Böylesine bir durumun en az bizler kadar farkında olan İbrahim Tenekeci de hemen okuruna sesleniyor: "Gazete yazılarını kitaplaştırmanın sakıncalarını biliyorum. Fakat ben bu yazıları sadece gazete için yazmadım. Okunduğunda görülecektir ki, gündemde olanlar değil, gündemimizde olması gerekenler anlatılıyor." Tam da dediği gibi; bugün de okusak, yüz yıl sonra da okusak, okuruna bir sözü olan yazılar yazıyor.
İlk yazısına Nurettin Topçu’dan bir alıntıyla başladığı kitabında, sık sık referans verdiği yazar ve düşünce adamlarından bir kısmı şunlar: İsmet Özel, Erzurumlu İbrahim Hakkı, Gümüşhanevi Hazretleri, Ömer Nasuhi Bilmen, Orhan Okay,Yahya Kemal, Mehmet Kaplan, Cahit Zarifoğlu, Ziya Gökalp, Ahmet Hamdi Tampınar, Fethi Naci, Cemil Meriç, Yunus Emre, Sezai Karakoç, Mustafa Kutlu, Behçet Necatigil…
Tenekeci’nin pergelinin bir ayağı hep insanda
Tenekeci’nin bu kadar geniş bir yelpazede, nasıl bir orta yol bulduğunu merak edenlerden iseniz hemen söyleyeyim. Mevlana’nın pergel metaforunda olduğu gibi, Tenekeci’nin pergelinin bir ayağı hep insanda. İnsanı insan yapan erdemlerde… Böyle olunca pergelin diğer ayağını da olabildiğince geniş tutup, farklı kaynakların ışığına insanın aynasını tutabiliyor. Bu isimlerden çok fazlasının mühim tespitlerini paylaşıyor okuruyla Tenekeci. Ama bu kitapta kurduğu üçgenin köşelerinin “Yunus Emre, Nurettin Topçu ve İsmet Özel” olduğunu dikkatli bir okur kolaylıkla fark edebilir.
İbrahim Tenekeci, her şeyden önce bir şair... Şairlerin dünya kelamına karşı durduğu yer, çok düzyazı yazmaya müsait değil aslında. Zira az söz ve keskin betimlemelerle yapılan şiir uğraşının aksine, düz yazı olabildiğince anlaşılır olmalı, okuru yormamalı. Tenekeci’nin başardığı en önemli şey, şiirin engin vadilerinden düz yazının ovalarına akan bir kelime nehri inşa edebilmesidir. Bu onun kitabında sorduğu “Gündemde olanlar mı, gündemimizde olanlar mı?” sorusuna da nasıl doğru bir formülle cevaplayabildiğinin de ipucunu bize vermektedir.
Onun hem şiirinde, hem de yazılarında adeta bir ince oya işçiliğiyle çalıştığını sıkı takipçileri zaten bilir. Bir şiiri için bir defter harcadığını bildiğim Tenekeci’nin yazılarını da, sabır zorlayan bir işçilikle çalıştığını görmek mümkün. Bu işçiliği yaparken “Sanat toplum için midir, yoksa sanat için midir?” sorusunu da bize sordurmuyor. Zira toplumun meselelerini en sanatkârane bir şekilde icra ediyor. Şimdi hep beraber buyurun kitaptan üç beş cümlenin eşliğinde bunu nasıl başardığını görelim:
“Sevgisizliğin sonu nefrettir, düşmanlıktır, vicdan buhranıdır.”
“Yetmiş iki yaşındaki bir amcaya, ‘Allah uzun ömür versin!’ demiştim de, şu cevabı almıştım: ‘Evladım uzun ömür iyi değildir...’”
“Üzerinde yaşadığımız bu topraklar, namaz kılar gibi vatan kılınmıştır bize.”
“Aşık Sümmani, insanoğlunu anlatırken, ‘Her birini bir efkara yazdılar’ demişti. Şimdilerde bu, en çok İslam beldelerini anlatıyor.”
“Sosyal medya yaş farkı gözetmeksizin, insanlar arasındaki bütün mesafeleri ortadan kaldırdı yahut kaldırmak üzere. Orada, kalbimizin ve kadim olanın dışında kaldık. Gurbette.”
“Mısır darplı Osmanlı paralarının koleksiyonunu en çok Türkler yapar. Son paraların üstünde, Sultan Reşat’ın tuğrası vardır. Bu paralar, padişahın altıncı senesine kadar devam etmiştir. Yani dün.”
“Ahmet Haşim, Bağdat; Ahmet Kutsi Tecer, Kudüs; İlhami Berk, Tez Trablus; Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Kahire;Sabahattin Ali, Gümülcüne; Yahya Kemal, Üsküp doğumludur. Milli marşımızın şairi Arnavut asıllıdır. Florina doğumluNecati Cumalı ile Diyarbakır doğumlu Cahit Sıtkı Tarancı birdir, beraberdir.”
“Ölececeğini bilen tek canlıyız. Bunun üretimi düşürmesi, bizi işten güçten soğutması gerekiyor. Sonuç ise tam tersi.”
“Bizim Misak-ı Millimiz, sadece sınırlardan, topraklardan ibaret değildir. Emek ve eğitim-öğretim için de Misak-i Milliler oluşturulmuştur.”
“Nurettin Topçu, ‘Cennet kalbimizdedir’ der. Bizleri ‘kalp insanı’ olmaya çağırır.”
Bu kadarı ziyadesiyle kafi umarım. Benim kitapta en çok dikkatimi çeken konulardan bir tanesi, İbrahim Tenekeci’ninyazılarında, müminler arasında gerilimi ve ayrışmayı çok sık vurgulaması ve acil bir şekilde “kaynaşma”mız gerektiğini uzun süredir yazması ve dillendirmesi. Bugün ülkede yaşanan ciddi gerilimin altında ezilenler için, bu kitabın söyleyeceği çok şey var.
Hülasa, ben İbrahim Tenekeci’nin şiirlerini sevmeye devam edeceğim ama bundan sonra mühim meselelere işaret düşen yazılarını da büyük bir dikkatle okuyacağım. “Gazetede okuyamadım, okudum da çok beğendim, keşke her an elimin altında olsu” diye dert çekenler için, İbrahim Tenekeci’nin rikkatli gazete yazıları Öbür Divan’da okurunu bekliyor.
Adem Özbay yazdı
www.dunyabizim.com































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.