• İstanbul 17 °C
  • Ankara 17 °C
  • İzmir 21 °C
  • Konya 18 °C
  • Sakarya 18 °C
  • Şanlıurfa 24 °C
  • Trabzon 18 °C
  • Gaziantep 21 °C
  • Bolu 19 °C
  • Bursa 17 °C

Topkapı Sarayı'nın hafızası

Topkapı Sarayı'nın hafızası
Topkapı Sarayı'ndaki 272 eserden oluşan taş kitabeler koleksiyonu, sarayın ve bugün yok olan birçok yapının tarihine ışık tutuyor. Topkapı Sarayı Müzesi Taş Kitabeler Bölümü sorumlusu arkeolog Dr.

Saray yok ama kitabe günümüze ulaşmış

Cimilli, sarayın yapılışına ilişkin kitabe taşındaki şiirin şairinin Keçecizade İzzet Molla, hattatının da Yesarizade olduğunu vurgulayarak; "İzzet Mola'nın 'Saray-ı dilcü' dediği İstanbul'a güzellik kattığını ve başka kentleri kıskandırdığını söylediği bu saray yanmış, yıkılmış, kitabesi dışında günümüzde bir iz kalmamıştır. İstanbul'un güzelliğini artıran bir saraymış. Bu saray yandıktan sonra adını bugünkü saraya bırakmıştır. Kitabe bugün sarayın ikinci avlusunda bulunan mutfaklar bölümünün arkasındaki revakta sergilenen taşlar arasındadır. Saray yok ama kitabesi günümüze kadar ulaşmış. Kitabesinin olması sarayın gerçekliğini vurguluyor. Çok güzel bir saraymış" dedi. Cimilli, taş eserler arasında sarayın bulunduğu alanda daha önce varlığını sürdüren Helenistik ve Roma dönemlerine ait büyük ölçüde yapılan çeşitli sütun başlıkları, sütun kaideleri, yıkılmış yapılara ait çok sayıda eserin bulunduğunu söyledi.

Sarayın beyni

Taş eserlerin görsel süslemeleriyle dönemin üsluplarını yansıtan zengin bir koleksiyon olduğunu belirten Cimilli, şunları kaydetti: "Ayrıca Topkapı Sarayı kapıları üzerindeki çeşitli süslemeli yazılar, önemli Osmanlı kitabe hat sanatçılarının ve ünlü şairlerin şiir örneklerini taşıyor. O dönem yapılan ve sultana sunulan her şey en kaliteli ustalığı yansıtıyor. Dönemin en iyi ustaları tarafından yapılan bu kitabelere, sarayın hafızası, sarayın beyni diyebiliriz. Çok önemli ve gizli kalmış şeyleri ortaya çıkartıyor. Bunlar günümüz Türkçesine çevrildikçe, tarihteki ve aradaki kopukluklar gideriliyor. Bilinmeyen, gizli kalmış, sır olarak kalmış pek çok şey ortaya çıkıyor. Kitabelerin pek çoğu tuğralıdır. Yapıların kim tarafından yapıldığını, ne amaçla yapıldığını anlatan kitabelerde mutlaka tarihleri var" dedi.

En çok İkinci Mahmut Döneminden Kitabe var

Kitabelerin 17, 18 ve 19. yüzyıllara ait olduğunu aktaran Cimilli, şöyle konuştu: "Erken dönemlere ait çok az kitabe var. Pek çoğu tahrip edilmiş, günümüzde kaybolmuş. En fazla 2. Mahmut dönemine ait kitabeler var. Sarayda en fazla bu dönemin kitabeleri var. 18. yüzyıl kitabeleri daha fazla. 2. Mahmut döneminde daha fazla yapılaşma olduğu tahmin ediliyor. 17. yüzyıl, 16. yüzyılın izlerini taşıyor. Süslemelerde genelde çiçekler ve laleler var. Bu 18. yüzyılda daha fazlalaşıyor. Yüzyılın özelliğine göre süslemeler değişiyor. 18. yüzyıl kitabelerinde, vazodan çıkan çiçekler var. Lale Dönemi'nin getirdiği, genelde daha fazla Batılılaşmış, gerçeğe yaklaşmış süslemeler var. 18. yüzyılda süslemelere meyveler giriyor. 19. yüzyıl da daha abartılı süslemeler gündeme geliyor" diye konuştu.

Müminlere müjdele

Topkapı Sarayı'nın ilk kapısı olan Bab-ı Hümayun üzerinde Fatih Sultan Mehmet döneminin ünlü hattatı Ali Bin Müridi's-Sufi'nin imzasının bulunduğunu bildiren Cimilli, şunları kaydetti: "Osmanlı'da kapılar ve kitabeler çok önemli. Bab-ı Hümayun'un dış ve iç cephelerinde girişin derin kemer alınlıklarında yazılı bulunan kitabelerin içeriğinde derin anlamlar bulunuyor. Yapının yakınından geçen ve kitabeleri okuyan kişilere birtakım mesajlar verdiği görülüyor. İslam dünyası açısından da büyük bir önemi olan İstanbul'un fethiyle, bir çağı kapatan ve yeni bir çağ açan Sultan için yaptırdığı sarayın kapısı üzerine fetih ve zaferi müjdeleyen ayet tekrarlanarak bu olayın bütün dünyaya duyurulması sağlanmıştır. 'Müminlere müjdele. Yardım Allah'tandır ve fetih de yakındır' anlamındaki ayet bunu açıklamaktadır" dedi. Cimilli, kapının en üstündeki çeşitli ayetlerde ve surelerde geçen "Takva sahiplerinin cennete girecekleri" anlamındaki kitabede, ahiret ve cennet hatırlatılarak sarayın adeta bir cennet bahçesi olarak gösterildiğini vurguladı.

Haber: 10.02.2012 Milli Gaz.

Bu haber toplam 1132 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • İkinci Kez Yolu Açık Olsun Yavuz Bülent Bakiler’in02 Ekim 2025 Perşembe 11:06
  • Yavuz Bülent Bakiler, son yolculuğuna uğurlandı30 Eylül 2025 Salı 08:37
  • Güz Sonatı29 Eylül 2025 Pazartesi 13:14
  • Fatma Gülşen Koçak Hz Hatice’yi Anlattı23 Eylül 2025 Salı 11:20
  • Bursa: Şiir Şehir17 Eylül 2025 Çarşamba 12:09
  • Selim Cerrah Cihannüma Genel Başkanı oldu16 Eylül 2025 Salı 13:43
  • Genç Birikim dergisinin Eylül 2025 (279'uncu) sayısı çıktı.15 Eylül 2025 Pazartesi 11:47
  • Kaybettiğimiz Meçhul; Kendimiz11 Eylül 2025 Perşembe 14:21
  • Yaşayan Dil-Yaşatan Dil11 Eylül 2025 Perşembe 12:08
  • Modern Dünya İnsanın Hikayesi: Yokuşa Akan Sular10 Eylül 2025 Çarşamba 13:39
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim