• İstanbul 17 °C
  • Ankara 22 °C

Türk müziğine damgasını vuran bestekar: İsmail Dede Efendi

Türk müziğine damgasını vuran bestekar: İsmail Dede Efendi

Türk sanat musikisi çevrelerinde "Derviş İsmail", "Dede", "Dede Efendi", "Hammamizade İsmail Dede Efendi", "İsmail Dede" gibi isimlerle anılan musikişinas İsmail Dede Efendi, Birinci Abdülhamid'in ilk saltanat yıllarına rastlayan 9 Ocak 1778'de İstanbul Şehzadebaşı'nda dünyaya geldi.

Babası Süleyman Ağa, Kurban Bayramı'nda doğması sebebiyle oğluna İsmail adını verdi. Dede Efendi, babasının çeşitli yerlerde hamam işletmesi nedeniyle "Hammamizade" adıyla da tanındı.

Okulda ilahici başı olarak seçildi

İlköğrenimine 1786'da Çamaşırcı Mektebi'nde başlayan Dede Efendi, kısa bir süre sonra yeteneği ve sesinin güzelliği dolayısıyla okulda ilahici başı olarak seçildi.

Henüz çocukken güzel sesiyle dikkatini çektiği, okul arkadaşının babası, Anadolu Kesedarı Uncuzade Mehmet Emin Efendi'den 7 yıl ders aldı.

Eğitimi sırasında yüzlerce esere imza atan Dede Efendi, bir süre sonra hocası Mehmet Emin Efendi aracılığıyla Maliye Nezareti Baş Muhasebe Kaleminde "Katip Muavini" olarak çalışmaya başladı.

Bir yandan memuriyete bir yandan hocasının derslerine devam eden Dede Efendi, Mevleviliğe ilgi duyduktan sonra Yenikapı Mevlevihanesi Şeyhi Ali Nutki Dede'nin derslerini izlemek üzere haftada iki gün Mevlevihane'ye gitmeye başladı.

Usta bestekar, Yenikapı Mevlevihanesi'ni bir okul gibi görerek, memuriyet görevinin yanında 7 yıl ayinleri takip ederek kendini geliştirdi.

Ali Nutki Dede ile öğretmen-öğrenci ilişkisinden ziyade baba-oğul gibi olan Dede Efendi, şeyhinin kardeşi, müzik kuramcısı Abdülbaki Nasır Dede'den de birçok konuda yararlandı ayrıca ney üflemeyi öğrendi.

Mevlevi tarikatına girerek, 18 Mayıs 1797'de Mevlevi olan Dede Efendi, derviş olabilmek için memuriyet görevinden istifa etti, 3 Haziran 1798'de dergahta çileye girdi. Dede Efendi, 29 Temmuz 1798'de sema meşkini bitirdi.

Çilesi sırasında bestelediği ve ilk eseri olduğu sanılan, güftesi Keçecizade İzzet Molla'ya ait buselik makamında semai usulündeki "Zülfündedir benim baht-ı siyahım" güfteli şarkısı, İstanbul'da müzikle ilgili kesimin büyük ilgisini topladı.

 

"Zülfündedir benim baht-ı siyahım/ Sende kaldı gece, gündüz nigahım/ İncitirmiş seni meğer ki ahım/Seni sevdim, odur benim günahım" sözleriyle başlayan eser, dönemin hükümdarı aynı zamanda meşhur bestekarı, 3. Selim'in de ilgisini çekti. Şarkının çile doldurmakta olan genç bir Mevlevi derviş tarafından bestelendiğini öğrenen 3. Selim, onu saraya çağırtarak, yapıtı bir kez de kendisinden dinledi ve onu saray hanendeleri arasına almak istedi.

1799'da "Dede" unvanını aldı

İsmail Dede Efendi, 3. Selim'in huzurunda eserini icra ettikten sonra sarayda fasıllara katıldı. Padişahın kendisiyle ilgilenmesinin ardından Dede Efendi'nin 1001 günlük çile süresinin son yılı, Nutki Dede tarafından bağışlandı. 1799'da 9 aylık bir çileyle "Dede" unvanını alan usta bestekar, 21 yaşındayken rütbe sahibi bir Mevlevi oldu.

Dedeler arasına katıldıktan sonra Yenikapı Mevlevihanesi'nde kendisine ayrılan hücreye yerleşen Dede Efendi'nin ünü bütün İstanbul'a yayıldı. "Mukabele" günleri Dede Efendi'nin hücresi, ondan yararlanmak isteyen müzik meraklılarının uğrağı oldu.

Dede Efendi'nin bu dönem bestelediği "Ey çeşm-i ahu hicr ile tenhalara saldın beni/Çün nafe bağrım hun edip sahralara saldın beni/Ey kamet-i serv-i semen, salınmada ellerle sen/Haşrolamam dedikçe ben, ferdalara saldın beni" dizelerine sahip "Hicaz Nakış" eseri de büyük yankı uyandırdı.

Yeniden saraya çağrılan Dede Efendi, bundan sonra haftada iki gün, padişah huzurunda düzenlenen küme fasıllarına hanende olarak katılmaya başladı. Bundan sonra saraya dahil olan usta bestekar, Enderun'da da hocalık yaptı.

Devamı: https://www.dunyabizim.com/portre/turk-muzigine-damgasini-vuran-bestekar-ismail-dede-efendi-h47356.html

Bu haber toplam 226 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim