• İstanbul 13 °C
  • Ankara 13 °C

Türkçenin Zenginleşme, Sadeleşme, Tasfiye Macerası

Türkçenin Zenginleşme, Sadeleşme, Tasfiye Macerası
"Dilimin sınırları evrenimin sınırlarıdır". Wittgenstein

Giriş

Dil, milletin devamlılığının temeli, birikimin gelecek nesillere aktarılmasının garantisidir. Dil, insanların anlaşmasının anahtarıdır. Bu anlaşma sistemi yığını millet yapar. Çünkü dil en temel iletişim aracıdır. Dil, düşünceyi üreten zekânın göstergesi olup, canlı ve sosyal bir varlıktır. Milletin ortaklığının başlangıcıdır. Dolayısıyla milleti oluşturan özelliklerdendir. Bir milletin dili; o milletin tarihi, dini ve kültürüyle iç içedir. Millete lazım olan her verinin bir tür saklama kabıdır. Şehnamedeki dili düşünelim mesela. 651'den 1010'a kadar kimliğini yitirmiş Fars milletini 350 sene sonra yeniden oluşturduğu ya da Gaelik dilinin, 700 seneden fazla İngiliz sömürgesi olan İrlandalıları nasıl ayağa kaldırdığı bilinen gerçeklerdir. Dil, bireyler arasında duygudaşlık ve ortak düşünceler oluşturma aracıdır. Dil, birlik ve bütünlüğün güçlü bağlarındandır. Bu kapsamda dile yapılan / yapılacak tüm müdahaleler onulmaz yaralar açar. Doğru olan, tabi seyir içinde dilin gelişiminin kendiliğinden olmasıdır. Dil mantığı, dilin yaşayan-canlı organizma olması ve çoğunluğun anladığı kelimeler üzerinden kurulur. Söylendiğinde anlamı üzerine tereddüt, evham ya da çelişki olmayan kelimeler kökeni önemli olmaksızın Türkçedir.

Yazı, Bilimsellik, Dil…

Bütün bilim dalları için geçerlidir: her anlamın yükü bir kelimeye, bir lafza kalır. Her anlam kullanımını okur, terim-kavram-jargon şeklinde alabilir tabi. Dolayısıyla her kullanımın, bir kelime anlamı (konuluş anlamı, nedensizlik prensibine bağlı olarak), bir de ruh yönü vardır. Bu, hiçbir bilimsel metoda bağlı olmaksızın kabul edilir. Kelimelerin ruhu, yükseklik ve derinliklerinin olduğunu kabule dayanır. "Engin" kelimesini düşünün bir. Bu kabulden sonrası kolay, bilimsel yöntemlerle izahı olmasına gerek yoktur; yazının ruhu vardır.

Yazının sadece bilgiyle yazılmadığı, aynı zamanda sezginin de yazıyı kuru ve salt bilgi düzleminden kurtardığı malumdur. Yazı kelimesinin anlam genişliği düşünüldüğünde söz edilen "yazı" için kastın, deneme-makale gibi türler olduğunu ifade etmeliyim. Bilgi derken, bilimsel bilgiden, paradigma gereği-ürünü olan bilgiden, söz ediyoruz herkes gibi. Bunu biraz irdeleyince karşımıza ilk çıkacak cümleler şunlar oluyor: Bilimsel bilgi, bilimsel yöntemler ile elde edilen bilgidir. Bu durumda bilimsel yönteme bakmak gerekiyor. Kast edilen; akıl, deney ve gözlemdir. Biraz kurcalayınca bilimsel bilginin vasıfları karşımıza çıkıyor: objektif, sistemli, tutarlı ve eleştiriye açık… Bilimsel bilgi için diğer önemli bir vasıf da uygulama bilgisi olmayıp, teorik bilgi oluşudurBu noktada modern anlayışın, insanlara her konuyu şablon halinde ve ayrıştırılmış şekilde sunduğunu ifade edebiliriz. Elbette hadsizlik edip yukarıda mevzu edilen konunun yine modern dönemde kurulan yönetim sistemlerince ve pek bilimsel (!) şekilde özellikle de doğu, Ortadoğu toplumlarında uygulandığı; bu uygulamaların bizatihi akıl, deney ve gözlemler sonucu dikkate alınarak uygulandığı da malumdur(!)

Devamı: https://www.kitaphaber.com.tr/turkcenin-zenginlesme-sadelesme-tasfiye-macerasi-k5257.html

Bu haber toplam 161 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim