getirip develerini yıkmışlar, gümüş çadırlarını kurmuşlar, zencefil satıyorlar hatta,
ateş yakıyorlar geceleri, bazan namaz kılıyorlar, sevişiyorlar boş vakitlerinde;
çünkü öldüğümü anlamayacaklar neden, büyüse bile mezarımdan ormanlar;
ama kur’an okuyacaklar, şerbet dağıtacaklar ve terleyecekler ara sıra,
çünkü beni bilmemişlerdi zaten ve zencefil satacaklar,
ve durmadan, ama durmadan çoğalacaklar.
kuyuların yanından geçerdik, esmer köyler bırakırdık gerimizde ve atlar;
ipekli toplardık unuttum şimdi nerelerden, kokular, yağlar, biraz yorgunluk;
gece oldu mu uyurlardı, karıları vardı bazılarının; bir testiye dokunurdum elimle,
öylece sabahı bulurdum, sonra güneşler doğardı çarşılar üzerine;
bırakıp gidemezdim o tenteleri, nereye gitsem gelirlerdi arkamdan,
nereye gitsem susamak vardı, pişmanlık vardı, o testiyi özlerdim belki;
belki yatağımı arardım, tabanlarım çatlardı kumdan, sıcak üşütürdü beni;
hiç bilmeseydim testileri, yatakları, develeri, çekip giderdim gelmemeye,
o en eski yalnızlığım çekip gitmiş, gelmez artık, nedendir anlamadım,
kendi ülkeme yıldızlar değmez, sular akmaz, yağmur işlemez ağaçlarıma;
bırakmaz beni kalabalık, çünkü çarşılardan geçtim!
neden öldüğümü anlamayacaklar, doğururken de bilmediler bunu,
minareler gösterdiler yalnız, hep elimden tuttular.
üstelik üzüldüler benimle, oldukça ağladılar,
Devamı: https://www.izdiham.com/ulku-tamer-cunku-carsilardan-gectim/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.