Bu sorunun cevabını, ilk ağızda "hükümete dolayısıyla doğrudan Başbakan'a karşı" diyerek vermek mümkündür, fakat bunun yeterli olduğu söylenemez. Devlet içinde meşru bir biçimde örgütlenmemiş veya devlete karşı "simetrik bir biçimde örgütlenmeye gitmiş" her yapı, hangi maksatla ortaya çıkarsa çıksın önce millete karşıdır.
Bugün Başbakan Erdoğan'ın hedef haline getirilmiş olması da, doğrudan doğruya bununla ilgilidir. Eğer son on yılda, milletin seçtiği meclis ve hükümetlere karşı, devlet üzerindeki iktidarlarını hiç kaybetmemiş olanlara artık"yeter, buraya kadar" denilmiş olmasaydı, bu yaşananlar olur muydu dersiniz! Devletin iktidarını, seçilmiş meşru hükümetlere bırakmayan geleneğin, şimdilerde başka ittifaklarla, Başbakan Erdoğan üzerinden millete saldırdıklarını düşünüyorum. Hatta CHP'nin de böyle düşünerek, buradan kendisi için bir çıkış yolu aramaya yöneldiğini söyleyebilirim.
Millete müdahale
Meseleyi şöyle ortaya koyabiliriz: Türkiye'deki "geleneksel militer -bürokratik oligarklar"1950'lerden bu tarafa, sandıktan çıkan halkın tercihlerini devlet düzeyinde bloke edip, etkisiz kılacak konumda olmuşlardır. Seçim sonuçları, örgütsüz ve yoksul bir köylü toplumunun, devlet içindeki elitist kadrolar karşısında çaresiz kalmasına rağmen, her seçimde bu tavırlarını ısrarla sürdürerek daha fazla demokrasi, daha fazla gelişme talebinden vazgeçmediklerini yansıtmaktadır.
Yazının devamı için: http://www.aksam.com.tr/yazarlar/vedat-bilgin/paralel-yapi-kime-karsi-c2/haber-282231































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.