Gezi'de eylemler başladığından günümüze, bazı çevrelerde politikada şiddet arayışlarının ön plana çıktığı görülmektedir. Doğrudan doğruya şiddetin büyüsüne kapılan, sözde “şiddeti kınayarak” şiddet eylemcilerinin yol açacağı istikrarsızlıktan, politik bir netice elde etmeyi ümit eden, bu yaklaşım aslında kendi içinde “politikayı imkânsızlaştıran” bir çelişkiyi barındırmaktadır. 
Demokratik siyaset, şiddetin her türlüsünü reddederek, barış içinde sürdürülen bir mücadele biçimidir. Eğer meşru politik aktörler, partiler, siyasal görüşler ve siyasetçiler demokratik mücadeleden ümidini kesip, anti demokratik unsurların yaratacağı “kaostan medet umacak” bir eğilime girerlerse, o zaman bu anlayıştaki siyasi hareketlerin bir meşruiyet kriziyle karşılaştığı söylenebilir.
Güven duyulan lider
Demokrasi, çoğulcu bir siyasal rejim olduğu kadar, çoğunluğun iktidar olduğu bir rejimdir. Bu çerçevede demokrasiyi, çoğulculuk içinde idarenin çoğunluğa dayandığı yönetim biçimi olarak da tanımlamak mümkündür. Bugün karşılaşılan sorun, tam da bu meseleyle ilgilidir. Halka giden programı-görüşleri-pratiği halk tarafından desteklenen bir siyasi hareketin çoğunluğu yanına alması, çoğulun içinde yer alan unsurların ise bu süreç içerisinde yalnızlaşması, yetersizleşmesi ve geleceğe dair “iktidar ümitlerini kaybetmiş” olmalarıdır.
Yazının devamı için: http://www.aksam.com.tr/yazarlar/vedat-bilgin/politikada-siddet-arayisi/haber-292685































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.