Yaklaşık bir yıl süren, kansız gözyaşsız dönemin geride bırakılmasından rahatsız olanlar, bir başka söyleyişle "terörü özleyenler" boş durmuyor. Çözüm süreci başladığında sık sık Kandil'e gidip, örgüt şefleriyle mülakatlar yapıp bunları yayınlayanlar, saklamadan açıkça iki şeyin peşinde koştular. Bunlardan ilki düpedüz bayağı bir kışkırtıcılıktı.
Kandil'deki örgüt şeflerine "Türkiye'ye teslim mi oluyorsunuz, konjonktür bu kadar lehinizeyken, Suriye'de şartlar uygun hale gelmişken nasıl olur çözüm sürecine razı olursunuz?" gibi "kışkırtıcı gazetecilik" örneği veriliyordu. Hatırlayacaksınız"Rojova'da şartlar olgulaştı" türünden yorumlar yapıp Rojova vurgusuyla, mahalli bir yer adından siyasi bir söylem oluşturduklarını düşünerek, terör örgütüne "şimdi silahları bırakma zamanı değil, harekete geçin, fırsatı değerlendirin, ne koparabilirseniz şimdi koparabilirsiniz" şeklinde akıl vermekte ısrarlı olduklarını gösterdiler ve bu tutumu bugün de devam ettirmeye çalışıyorlar.
Kışkırtıcılık mı, gazetecilik mi?
Yazının devamı için: http://www.aksam.com.tr/yazarlar/vedat-bilgin/teroru-ozleyenler/haber-283555































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.