• İstanbul 14 °C
  • Ankara 18 °C

Yalova kimin “kent”i?

D. Mehmet DOĞAN

Bu soruya cevap vermeden önce hiç olmazsa birkaç dakikacık düşünmek lâzım! Şunu söylüyorsanız, “Atatürk öyle dedi!”, bizim yazacaklarımız sizi rahatsız edebilir; bu hususta vereceğimiz rahatsızlıklardan ötürü de özür dilemek gibi bir niyetimiz yok. Çünkü hakikat nezdinde özrün yeri yoktur!

“Yalova benim kentimdir” pankartını Yalova’nın en ücra sokağında dahi görebilirsiniz. Bu son yıllara mahsus bir haldir ve bu sonradan olma (muhdes) durumun izahına ihtiyaç vardır!

Yalova ile tanışıklığımız, 1972’dedir. Yüksek öğretimi tamamlamış, İstanbul’da basın-yayın alanında bir şeyler yapabilir miyiz diye gitmişiz. Hareket dergisi çevresinde bir süre araştırdıktan sonra, pek verimli sonuçlara ulaşamamışız. Ankara’ya döneceğiz de Bursa’yı görmek arzumuz ağır basmış ve “istikamet Yalova” diyerek vapura binmişiz. O zaman 2,5-3 saatlik bir yolculuktan sonra Yalova’ya vasıl olmuşuz. Şehrin meydanında biraz vakit geçirdikten sonra otobüse binip Bursa’nın yolunu tutmuşuz…

Yalova o zaman şehir miydi? 1935 sayımında 2.635 nüfusu ile burası bir şehir sayılabilir mi? Şehir olamaz, fakat “kent” sayılabilir! Bilenler bilir, batı türkçesinde “kent” köy demektir. Atatürk bu yüzden eğer “Yalova benim kentimdir” demişse sözünün bir gerçeklik tarafı bulunabilir. Fakat kenti şehir mânasına alıyorsanız, Atatürk’ün böyle bir söz söylemesi mümkün değildir.

Dedik ya, verdiğimiz rahatsızlıktan ötürü özür dilemeyeceğiz; hatta mümkün değil, abestir! Çünkü Yalova o sıralar gerçek mânasıyla bir şehir değildir. Bu sözün abesliği esasen bu yetersizlikten kaynaklanmaz. Çünkü Atatürk hayatı boyunca “kent” kelimesini kullanmamıştır!

Atatürk’ün kent kelimesini kullandığını ve dolayısıyla bu sözü sarfettiğini isbat edecek babayiğit aranıyor! Yüreği yeten, bilgisine güvenen babayiğitleri er meydanına bekliyoruz!

Kent’in kasaba karşılığı 1935’te yayınlanan Osmanlıcadan Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu’nda yer alıyor. 1945’teki Türkçe Sözlük’te dahi şehir olduğuna tam kanaat hasıl olmamış, “şehir, kasaba” deniliyor. Ancak 1955’teki 2. baskıda sadece şehir yazılıyor. Böylece bin yıllık köylerimiz “şehir” oluveriyor!

Bizim ilk görüşümüzde, Yalova’nın nüfusu yaklaşık 18 binmiş. Belki de o zaman İstanbul’un en küçük ilçesi.

İstanbul’un ilçesi dedik de Yalova’nın veya eski adıyla Yalakova/Yalakabad’ın İzmit’e, Kocaeli’ne bağlı iken, 1929’da bir direktif üzerine TBMM’den çıkarılan kanunla İstanbul’a bağlanıp ilçe yapıldığını hatırlatalım. O sıralar kim Hükümet’e veya Meclis’e direktif verebilir, onu açıklamayı gerekli görmüyorum.

Yalova İstanbul’a bağlanınca, şehrin deniz aşırı bir sayfiyesi oluyor ve buraya gidiş gelişi kolaylaştırmak için şehir hatları vapurları tahsis ediliyor.

Bilmem ki, dilimizde yaygın bir darbımesel olan “kim takar Yalova kaymakamını” sözünün çıkış sebebini deşelemeli miyiz? Eğer Cumhurbaşkanı bir ilçeye gelmiş ve orada oturmaya başlamışsa, kaymakamının kumda oynamaktan başka çaresi yoktur. 

Yalova’ya ilk cumhurbaşkanının teveccühünün sebebi ne ola ki?

“Termal” denilen Yalova Kaplıcaları!

Mustafa Kemal’in bir böbrek rahatsızlığı olduğu, onun 1. Dünya savaşı sürerken o zaman Avustralya sınırları içinde bulunan Karlsbad’a kaplıca tedavisine gitmesi ile kayda geçmiştir. Yalova Bizans’dan beri kaplıcaları ile ünlüdür. Bir rivayete göre imparatoriçe Teodora 4 bin kişilik maiyetiyle bu kaplıcalara alay-ı vâlâ ile gitmiştir.

Şimdi burada “Mustafa Kemal Paşa, Abdülhamid’in sıkı bir takipçisidir” desem, kızanlar, darılanlar olur. Çünkü bu iki ismi dövüştürmeye bayılırız. Tekrar olacak belki ama Abdülhamid ne yapmışsa onu yapan, onun izini takip eden bir isim varsa o da Mustafa Kemal Paşa’dır. Yalova da Abdülhamid’in dikkatini çekmiş ve orada imar faaliyetlerinde bulunmuştur. Yani modern dönemde Yalova kaplıcalarını ayağa kaldıran, hamamlarını onaran, otel inşa ederek buraya ilgili besleyen odur. İşte ondan otuz yıl sonradır ki, Gazi kaplıcaları keşfetmiş, Yalova’yı ilçe yaptırıp İstanbul’a bağlatmıştır.

Yalova’nın o tarihten itibaren aynı zamanda bir siyasî merkez olduğunu da hatırdan çıkarmamamız gerekiyor. Hani “yazlık başkent” denilir ya, Yalova kaplıcaları bir nevi yazlık başkent olmuştur. Mustafa Kemal Paşa, hükümet üzerindeki otoritesini yaz aylarında burada kullanmış, bu yüzden burası siyasilerin ve gazetecilerin uğrak yeri olmuştur. Bu itibarla demokrasi tarihimizde de Yalova’nın, yani Termal’in mühim bir yeri vardır.

2022_03_21-jqczl2tnlty8dozah2wr.jpgthumbs_b_c_7a4a37fbb94c4ed45b7320ae40beb074.jpg

 
 
Bu yazı toplam 252 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim