Aslında sadece “vahyedilmiş bir kitap olarak Kur’ân’ın” tabiatı itibarıyla değil, daha basit bir soru, neyin neye ne kadar yettiği sorusu başlı başına yolumuzu aydınlatabilecek bir sorudur. Kur’ân kime yeter, ne kadar yeter, kime ne söyler, kime ne söylemez?
Bu konuda bütün insanları aynı anda bağlayabilecek nasıl bir zemin var olabilir? Hani Kur’ân’ın herkes üzerindeki etkisinin farklı olabileceğini bizzat Kur’ân söylüyordu, ki başlı başına bu ifadenin kendisi anlayabilene, görebilene, şahit olabilene müthiş bir ayet, bir mucizedir. Çünkü Kur’ân’la ilişkilerine baktığımızda insanlar arasındaki bu çeşitliliğin tam anlamıyla, ayetin tasvir ve tarif ettiği şekliyle gerçekleştiğini görebiliyoruz. Böylece Kur’ân ayetinin tevilini de yaşıyoruz bu evrensel olarak paylaşılan tecrübelerimizle. Böylece gözleri olduğu halde görmeyenler, kulakları olduğu halde işitmeyen ve akletmeyenlere mukabil, ayetleri duyduklarında kalpleri haşyetten titreyen insanların anlama farkını da bu ayetin tevili olarak yaşayabiliyoruz.
Devamı: https://www.yenisafak.com/yazarlar/yasinaktay/kurn-kime-ne-kadar-yeter-2055444
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.